Kayıtlar

Biden barbarlıkta Roosevelt ve Truman’ın barbarlığını katladı..

Biden barbarlıkta  Roosevelt ve Truman’ın barbarlığını katladı.. Tarihler 1941’in 7 Aralık’ını gösterdiğinde Japonlar Pearl Harbor'ı bombalamış ve Amerika’yı fena halde kızdırmıştı. Bombardımandan önce savaşın gidişatıyla ilgili çözüm arayışları vardı ve belli bir noktaya gelinmişti. Ancak bombardıman mevcut çözüm arayışlarını rafa kaldıracaktı.   Amerika   Başkanı Franklin D. Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile Kazabalanka’da bir araya gelmiş Mihver Devletlerinin koşulsuz teslimini talep eden bir açıklama yapmışlardı.     Bu,herkesi hatta başkanlarının danışmanlarını dahi şaşkına çevirmişti. Zir herkes savaş için bir çözüm bulunması ve bu çözümün diplomatik müzakerelerle yapılacağı umuduyla konferansı takip ediyordu. Roosevelt’e savaşın diplomatik müzakerelerle sonlandırılması gerektiği, savaşın kısa sürede bu şekilde neticelendirileceğinin mümkün olacağı fikri iletildiğinde Roosevelt: “Hayır. Düşmanlarımız silahlarını bırakmalı, sonrası...

İsrail'in Sergilediği Vahşetin Motivasyonu Nerden Geliyor?

  ..Ama şimdi anlıyoruz ki;Siyonistler, Nazilerin ön gördüğü kadar tehlikeli ve vahşi yaratıklarmış. Yahudiler için kutsal kitaplardan biri olan Yeşaya Kitabı’nda “Kutsal dağımın hiçbir yerinde kötü ya da aşağılık hiçbir şey yapılmayacak; çünkü suyun denizi doldurması gibi, ülke de Rab bilgisiyle dolu olacak"  şeklinde bir çok cümle bulursunuz.   Bu barbarlık döneminde barbarlığa ilham veren İsrailli köşe yazarlarının bu dönemlerde kutsal kitapta yer alan bu cümlelere sık sık atıfta bulunmaları şu anlama geliyor:   Vaad edilmiş toprakların Filistin kısmını “aşağlık”lardan temizledikten sonra “Rabb”ın isteği yerine getirilmiş olacak. Barbarlarların barbarlık motivasyonunu arttıran bu kutsal kitap “ayetleri”   her fırsatta İsrail medyasında işleniyor ve   hayal mahsülü,ıspata muhtaç ama ispatlanamayan sözde bulgularla da bu motivasyon alabildiğince yüksek tutulmaya çalışılıyor. Mesela İsrailli köşe yazarlarından Dror Eydar 7 Ekimi takip eden günlerd...

Piyasaya Zam Asgari Ücrete Zam;Asgari Ücrete Zam Piyasaya Zam..

  Piyasaya Zam Asgari Ücrete Zam;Asgari Ücrete Zam Piyasaya Zam.. Yakın tarihte Türkiye ve dünya bir çok ekonomik krizle karşılaşmış ve karşılaşılan ekonomik krizlerin etkileri maalesef uzun süreli olmuştur. Ortaya çıkış nedenleri farklı olsa da sonuçları benzer olan ekonomik krizlerden çıkışa yönelik çabalar da çağın koşullarına göre farklılık göstermiştir. Örneğin dünyanın ilk ciddi ekonomik krizi olan 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nda Türkiye ekonomik faaliyetleri devlet olarak kontrol altına almaya çalışmış ve “piyasaya müdahaleci” bir ekonomi politikası gütmüştür. Buna benzer bir çok ekonomik kriz dünya halklarını test etmiştir;Meksika krizi,Brezilya krizi, 1997 Güneydoğu Asya krizi, Arjantin krizi, 1994 Türkiye krizi,2000-2001 krizleri vs. Beklenmeyen, öngörülmeyen gelişmelerin makro düzeyde devletin ekonomik politikasını, mikro düzeyde firmaların işleyişini olumsuz yönde etkileyen olumsuz sonuçlarına kriz dendiğini hepimiz biliriz ama değerlendirmelerimizde o “beklenme...

“Amerika’nın egemen sınıfının sevdiği savaş suçlusu Henry Kissinger”

  “ Amerika’nın egemen sınıfının sevdiği savaş suçlusu Henry Kissinger” Karanlıklarda uyumasını temenni ettiğim kişi ABD Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ’dan başkası değil merak etmeyin.. Kalın özlükleriyle gazetelerin birinci sayfasından düşmeyen Kissinger ’ın ölümü kendi ülkesinde üzüntüyle karşılanmış olabilir ama kendi “haydut devlet”i onun ölümüne yas tutadursun onun mazlum milletlerce   zulümlere, soykırımlara ve katliamlara dolaylı dolaysız katkı sağlayan biri olarak hatırlanacağı kesin. Bu savaş suçlusu adamın Dünya’nın şuan ki çekilmezliğine olan katkısını tarihi okuyanlar az çok bilirler. Zaten “Irak kasabı” Eski Başkan George W. Bush ’un, bu şahsın ölümünden sonra “Amerika dış ilişkilerdeki en güvenilir seslerden birini kaybetti" şeklinde üzüntülerini sunmasının ve yas tutmasının sebebi de mazlum kanlarıyla doldurdukları kadehlerini tokuşturmalarından dolayıdır. İşin tuhafı Çin’in ve halkının bu şahsın ölümünden sonra üzüntülerini paylaşıp yas tutmas...

Dünden Bugüne Türkiye-İsrail ve ABD İlişkilerinden Kesitler

  Dünden Bugüne Türkiye-İsrail ve ABD İlişkilerinden Kesitler Tarih 23 Şubat 1996’yı gösterdiğinde Ortadoğu’nun en suçlu ülkesi olan İsrail’le bir anlaşma yapmıştı. Bu anlaşma için bazıları “stratejik kayma” yorumunda bulunmuş bazıları da “rasyonel politika” şeklinde değerlendirme yapmıştı. Ama ne var ki anlaşmadan Yüce Meclis’in vekillerinin bile doğru dürüst haberi yoktu. Özellikle askeri alandaki içeriklerini kimse bilmiyor sadece Anlaşma’nın altına imza atanlar anlaşmayı kamuoyuna “anlaşma rasyonel politikamızın bir sonucudur” şeklinde   tanıtmaktan başka bir şey söylemiyorlardı.Anlaşmanın ğitimle ilgili olduğu sıklıkla dile getiriliyordu. İlginç olan nokta; anlaşmanın imzalanması ile  İsrail'in Lübnan'daki Hizbullah üslerine yönelik başlattığı operasyonun aynı zamana dek gelmesiydi. Bu “tesadüfi(!)” olayların perde arkasını merak eden millet vekilleri Meclis’te ardın sıra soru önergesi veriyor ve rahatsızlıklarını dile getiriyorlardı. Bizimkiler anlaşmanın ha...

İsrail’e “Katil” Diyen Biz Değiliz;Kendi Kutsal Kitapları..Yahudiler..

  İsrail’e “Katil” Diyen Biz Değiliz;Kendi Kutsal Kitapları.. Yahudiler.. Yahudiliğe göre insanlık Âdem’in ve Nuh’un soyundan gelmektedir. İnsanlığın ilk atası Hz.Adem’dir. Hz.Adem’den Hz. Nuh’a kadar on nesil geçmiş, bu süreçte insanlar arasında fesat meydana gelmiştir. Tanrı insanları uyarmak için Nuh’u göndermiş ve ilahi hitaba uymamaları üzerine onları tufan ile cezalandırmıştır. Tufan olayıyla bütün canlılar yok olmuş, sadece Hz.Nuh ile üç oğlu ve eşleri gemide kurtulmuşlardır. Ondan sonraki süreçteyse bütün insanlık onlardan türemiştir. Bu nedenle Yahudi kaynakları Nuh’u insanlığın Hz. Âdem’den sonra ikinci atası olarak görmüşlerdir. Hz. İbrahim’in kurallarına nasıl uyulması gerekliyse Hz. Nuh’un kurallarına da uyulması gerekiyor. Hz. İbrahim peygamberliğini aldıktan sonra   İbrani ulusunun ilk tohumları atılmış ve bu tohumlar H Musa ile yapılan “Sina Ahdiénde” yeşererek ulus olma süreci tamamlanmıştır. Sina Ahdi’le (Sina vahyi) İsrailoğulları Nuhoğulları statüsü...

Tarihte yanlış yönetilen barış dönemleri bir anda büyük savaşlara dönüşebilir.

  Güçlü olanın tarihi de geleceği de belirleme yetkisini kendinde gördüğü bu dünya düzeninin değişmesi için “yeni bir sıfırlamaya” ihtiyaç duyulduğu artık bir gerçek Tarihte yanlış yönetilen barış dönemleri bir anda büyük savaşlara dönüşmüştür. Birinci Dünya Savaşı bittiğinde dünyanın bir daha böyle büyük bir felaketle karşılaşılmayacağı 20.yüzyılın kırılma noktasının kırıldığı umuluyordu. Ama bu “iyi zan” oldukça kısa sürdü. Adı “barış anlaşması ”yla başlayan bir dizi anlaşmalar, sözüm ona barışı korumak için kurulan Cemiyet-i Akvam’ın çifte standartları, bırakın barışı korumayı yeni bir dünya savaşının kapısını araladı. Mesela I. Dünya Savaşı sonunda imzalatılan Versailles Barış Antlaşması’nın ağır şartları Alman halkında büyük bir travmaya sebep oldu ve bu travma etkisini iyi kullanan Hitler de bundan istifade edip maceracı kişiliğini önde tutarak yayılmacı bir politika izledi ve Polonya’yı işgali ile 2.Dünya Savaşı’nı başlatan adımı attı. Barışı korumakla görevli Cemi...