Kayıtlar

Ne Rusçuluk Ne Amerikancılık! Sadece Türkiyecilik!

  Ne Rusçuluk Ne Amerikancılık! Sadece Türkiyecilik! Son zamanlarda dış politika oldukça hareketli. Tabi bu hareketliliğin temel amacı küresel güçlerin dünyaya nizam verme çabasıdır. Bu, aslında Türk İslam Medeniyeti’nin altın çağını yaşadığı dönemlerde “ Nizam-ı Alem ” olarak Türklerin geleneksel dış politikasında yer alan vizyoner bir bakıştı. Ama bir zamanlar.. Özellikle 17.Yüzyıl sonlarından itibaren, maalesef, bırakın Nizam-ı Alem düsturuna sahip olmayı Batılıların yeni nizamlarına karşı bir duruşu dahi cesurca sergileyemediğimiz ortada..   Tabi 20.Yüzyılın başlarında Batılılara karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen mücadeleyi saymazsak.. Türkiye’nin kuruluş yıllarını bir kenara bırakırsak, tüm kurumlarıyla, rejimiyle oturan Türkiye’nin ilk yıllarından “ 11 Eylül   olayına   kadar” olan dönemde Batılı emperyallerin çerçevelediği vizyonun dışında özgün iradeli bir bakış açısına sahip olmadığımızı veya olamadığımızı kimse inkâr edemez. ...

Yunanistan’ın Dunning – Kruger Sendromu..

Yunanistan’ın Dunning – Kruger Sendromu. Rusya’nın Soğuk Savaş sonrası Doğu Avrupa'daki statükoya meydan okumaya başlaması her ne kadar Şubat 2022 olarak görülse de bu süreç 2014’te başlamıştı; 2022’nin Şubat’ındaki meydan okuma  ise, sadece Doğu Avrupa’ya değil, AB ülkelerinin tamamına ve de ABD’nin NATO adı verilen ‘paravan şirketi’ aracılığıyla yayılmasına da açık bir meydan okumaydı. Ancak bu meydan okuma ve sonrasında yaşanan sınır değişikliği, sadece bahsi geçen ülkelerin güvenlik endişelerini arttırmakla veya sadece bahsi geçen ülkeler için yeni koşullar ve yeni sorunlar doğurmakla kalmıyor, Türkiye için, Yunanistan için de yeni koşulların, yeni güvenlik endişelerinin getirdiği sorunları doğuruyor. Örneğin Türkiye’nin güvenlik politikasının merkezinde Yunanistan ilk sırada yer alırken, Yunanistan’ın güvenlik politikasının merkezinde de Türkiye ilk sırada yer almaya başlıyordu. Yunanistan’ın, ABD’nin sözde garantileriyle, savaşın kendisi için revizyonizm penceresini açtığına ...

Dünya’nın Kapısındaki Tehlike; Gıda Milliyetçiliği..

  Bazen insanlığın tarım hayatına başlaması “çok da iyi olmadı” demekten kendimi alamıyor değilim Dünya’nın Kapısındaki Tehlike; Gıda Milliyetçiliği.. Son dönemde gıda ürünlerinin ihracatına kısıtlama getiren ülke sayısının haddi hesabı yok. Bu kısıtlamaya AB’nin büyük bir kısmı da dahil;Çin ve Hindistan da.. Ve bu devletler uluslararası ticari dengeyi sağlayan ülkeler de.. Kendi kendine yeten ülkelerin zamanla ürettiklerini dünyanın geri kalanıyla paylaşmama planları, ileri ki dönemlerde ortaya çıkacak hatta şuan için bile çıkmış olan   “gıda milliiyetçiliği”nin, dünyayı kasıp kavuracağının habercisi. Bu milliyetçilik “Fransız İhtilali”nin milliyetçiliğine benzemez; ihtilal milliyetçiliği insanların karşı mücadelesiyle bir noktada engellenebilir ve sınırlı sayıda insanın ölümüyle sonuçlanır. Fakat “gıda milliyetçiliği”yle mücadele etmek hiç te kolay olmaz. Zira mücadele için ihtiyaç duyulan gıdanın alınamaması nedeniyle, dolaylı dolaysız birçok insan mücadele etme...

Vandalizm demişken.. Geiserich.

Resim
  Vandalizm demişken.. Geiserich.. Bu “modern yüzyılda” vandallığı kendine yakıştıramayan Avrupa, bir yansıtma ve vaftizle kendi “Vandal tarihlerinden” kurtulacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.  Bu yanılgıyı onlara hatırlatacak olan elbette bizler değiliz; zaten buna gerek duymadan kendi kendilerine “utanç verici tarihlerini” sormaya, sorgulamaya başlayan bir “Avrupa Z kuşağı” kendini göstermeye başladı bile. Tarihler MS 455’i gösterdiğinde “barbar” kavimlerden olan (ki Roma kendine saldıran her kavme ‘barbar’derdi.) Vandallar Roma’yı yağmalamaya başladılar. Bu yağmalamada Vandlların lideri Geiserich’di. Geiserich, bir haydut gibi davranıyordu. Aslında kendisi sanıldığı gibi “aptal bir haydut” değildi. Zaten kısa süre sonra son derece yetenekli bir siyasi ve askeri lider olduğunu “aptal” veya “kana susamış bir serseri” olmadığını tüm dünya öğrenecekti. Geiserich‘in Vandal Krallığı’nı kurduğu gün Batı Roma için kâbus dolu günlerin başlangıcıydı. Vandallığın ...

Vossische Zeitung Gazetesi Ve Hitler..

Bu gün bir yandan her istediklerini istedikleri biçimde yazan, söyleyen, küfreden, hakaret edip, diğer yandan “basında özgürlük yok!”sloganı atanlar, aslında baskının, diktatörlüğün, ne anlama geldiğini “ bilmemezliğe” yatırıyorlar. Oysa hiçbir diktatör kendine hakaret edenlere, küfredenlere, iftara atanlara karşı hakkını yargı mercilerinde aramaz; toplam kamplarında arar.. Vossische Zeitung Gazetesi Ve Hitler..   Her ülkenin köklü yayın kuruluşları, gazeteleri ve dergileri vardır. Örneğin İngiltere’de The Times, ABD’de New York Times, Fransa’da Le Monde. Bunların yanında bir çok “badireler” atlatmış olan Vossische Zeitung gazetesi de vardı ve yazımın konusu da   bu gazete.. İngiltere’de The Times, ABD’de New York Times, Fransa’da Le Monde neyse Almanya’da da Vossische Zeitung oydu. 1704 yılında kurulmuştu Sahibi Almanya’nın en büyük yayıncı ailesi Ullstein ailesi olup liberal-muhafazakar çizgilere sahipti.  Ga zete Türkiye’de   Cumhuriyetin ilanı ile K...

Uyanış Büyük Türkiye

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Türkiye’nin hem coğrafyanın üçünü keşfetti ve tüm imkânları harekete geçirdi" Uyanış Büyük  Türkiye.. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali tüm hızıyla devam ederken ve Avrupa ülkeleri yaklaşan bir enerji kriziyle karşı karşıyayken Türkiye bu krizi kendi lehine çevirmekte oldukça kararlı. Başkanı Erdoğan daha önce, neden  "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabını yazdığını anlatırken, Kriter Dergisi’ne şöyle bir demeç vermişti “Batı’nın üstünlüğü anlayışının sonuna geldik. Yeni bir uluslararası sistem oluşuyor. Batı hegemonyası bitmiştir.” C. Başkanı 2021’in Ekim’inde bu demeci verirken şunları da söylüyordu: "Dünya bir kriz döneminden geçiyor. …K riz daha da derinleşecek ve çözümü imkânsız sorunlarla karşı karşıya kalacağız. O zaman hiçbir mekanizma işleyemeyecek.” C. Başkanı o zamanlarda bunları söylerken aslında bir öngörüde de bulunuyor ve  “hiçbir mekanizma çalışmayacak” derken de adeta bugünün “uluslarası çaresizliğinin r...