Uyanış Büyük Türkiye

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Türkiye’nin hem coğrafyanın üçünü keşfetti ve tüm imkânları harekete geçirdi"

Uyanış Büyük  Türkiye..

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali tüm hızıyla devam ederken ve Avrupa ülkeleri yaklaşan bir enerji kriziyle karşı karşıyayken Türkiye bu krizi kendi lehine çevirmekte oldukça kararlı.

Başkanı Erdoğan daha önce, neden  "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabını yazdığını anlatırken, Kriter Dergisi’ne şöyle bir demeç vermişti “Batı’nın üstünlüğü anlayışının sonuna geldik. Yeni bir uluslararası sistem oluşuyor. Batı hegemonyası bitmiştir.”

C. Başkanı 2021’in Ekim’inde bu demeci verirken şunları da söylüyordu: "Dünya bir kriz döneminden geçiyor.

…Kriz daha da derinleşecek ve çözümü imkânsız sorunlarla karşı karşıya kalacağız. O zaman hiçbir mekanizma işleyemeyecek.”

C. Başkanı o zamanlarda bunları söylerken aslında bir öngörüde de bulunuyor ve  “hiçbir mekanizma çalışmayacak” derken de adeta bugünün “uluslarası çaresizliğinin resmi”ni çiziyordu.

C. Başkanı’nın aslında karşı çıktığı nokta “tek kutuplu dünya” düzeninde tek bir gücün hegemonyası.

Gelinen noktada tek kutuplu dünyanın süründürülebilir olmadığını göruyoruz; ya ada sürdürülebilirliğinin savaşlardan geçtiğini..

ABD’nin Ukrayna üzerinden tek kutuplu dünya düzenindeki yerini sağlamlaştırmaya çalışması, Soğuk Savaş Dönemi’ndeki diğer kutbun buzlarını eritmeye başlamasına sebep olduğu gibi, hareketlenen buz dağlarının kime veya kimlere çarpacağını zaman gösterecek.

90’larda büyük umutlarla kurulan AB’nin hiçbir konuda çözüm üretemeyişi, üstelik sorunlara  “sorunlu” yaklaşımı gibi 90’ların uluslararası konjonktürün çaresiz ortamı, ABD hegemonyasının tüm dünyaya egemen olmasını sağlamıştı.

Benzer çaresizliği bu gün, AB ülkelerinin Rusya’ya karşı ortak tepki sergileyememesine ve NATO’nun içine düştüğü duruma bakarak da gözlemleyebiliriz.

Bu nedenle ABD’nin “küreselleşme”yi en etkin biçimde, kurmak istediği “yeni dünya düzeni”inde kullanmak isteyerek, tüm devletlerinin ekonomik sistemlerine “yıkıcı domino etkisi” yapacak adımlar atması, hiç de beklenmeyen bir durum değildir.

21.Yüzyılın başlarında, örneğin ABD’nin  Körfez Savaşı’nda liderlik yapması, Irak’ı işgali, Libya’yı bombalaması gibi bir dizi hadiselerle  21.Yüzyılda da ABD hegemonyasının süreceğini gösterir gibiydi.

 Ancak yaşanan “Beyaz Saray baskını” olayı onun bu hegemonyasında çatlaklar oluşturmaya yetti. Bu çatlağı kapatırken tuğlalarında tercih ettiği ise yine “Masum insan kanı” oldu.

Kanları akıta dursun giderek endişelerini arttıracak bir takım “uyanışlar” kendini göstermeye başladı bile. Bu” uyanışlardan” biri de artık kabuğuna sığmayan hedeflerini, ideal olarak ortaya  koyan Türkiye idi.

Kötü krizleri iyi şeylere dönüştürmeyi bilen liderler ülkelerini hapsoldukları, sıkıştırldıkları ceviz kabuğundan çıkarmayı başarırlar.

Nitekim bu kötü krizlerden biri olan Ukrayna’daki savaş,NATO’nın genişleme ihtiyacını doğurunca Türkiye NATO’nun işleyiş kurallarından faydalanarak  kendi lehine bir dizi isteklerde hatta “dayatmalarda” bulunmaya başladı.

Bu istek veya “dayatma” sadece,bir-iki devletin NATO’ya alınıp alınmaması kadar basit bir mesele değildi.

Bu şstek esasında Tğrkiye’nin dünya siyasetindeki ağırlığını hissettirme isteğidir. Bu istek Türkiye’nin “Türkiye’ye rağmen birşeyler” yapılaamayacağını dünyaya duydurduğu bir meydan okumadır.

Bu istek aynı zamanda, küreselleşme çabası ile tüm dünyayı tek bir merkezden yönetmek isteyenlere karşı, “çıkarlarını koruyacağı” mesajını, güçlü ve  kararlı bir şekilde verme isteğidir.

Yeni bir coğrafya inşa etmekten ziyade var olduğu coğrafyayı yeniden inşa edecek gücü kendinde bulan ve bu noktada kuvvetli bir özgüvene sahip olan Türkiye, bu inşa sürecinde gelişmesini, ilerlemesini engelleyen veya engelleyecek olan tüm iç ve dış faktörleri tek tek ortadan kaldırmaya kararlı görnüyor.

Artık ülkeler ve uluslar yeni kararlar alırken alınan kararlarda, -ilgili konularda- Türkiye’nin ne diyeceğini göz ardı edecek lükse sahip değiller. Çünkü Batı, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında olandan çok daha derin bir kırılma yaşıyor.

 İngiltere’nin “Euro bölgesinden” çekilmesinden tutun, Almanya’nın Rusya’ya karşı, ciddi somut yaptırımlara dahil olmak istemeyişine kadar bir çok gösterge bu kırılmayı gözler önüne seriyor.  

Türkiye’nin bir yandan NATO üyesi olup diğer yandan Rusya’dan S400 almasından tutun da  Ukrayna savaşında her iki tarafla samimi diyaloglar kurabilen tek ülke olmasına kadar bir çok baş döndürücü ve olağanüstü dış politika aksiyonları, Avrupa ve ABD’deki bu kırılma alanlarında oluşan boşluklara başarılı biçimde sızdığını bize açıkça göstermektedir.

Türkiye’nin bu çok yönlü revizyonist politikası her ne kadar komşuları tedirgin etse de, bu tedirginlik esasında Türkiye’nin kararlığının ve gücünün uluslarası gündemde kalmasına sebep olması açısından olumludur.

Devletler şunu çok iyi bilmelidir ki; Cumhurbaşkanı’nın Miçotakis’i   “ABD’ye yalvarması” üzerinden hedef alırken söylediği “, "Kimseye güvenmiyoruz, bizim güçlerimiz var..” sözü içi boş bir söylem değildir.

Hatta “"Kötü komşumuz bizi savunma sanayiinin sahibi yaptı.” Derken dahi dünyaya mesajı nettir. Erdoğan’ın "Dost ülke saydığımız ülkelerin ihanetlerine ve müttefiklerin oyunlarına rağmen bunu başardık" dediği şey tam da budur.

Batı’nın elindeki güçlerin hızla başka alanlara, başka ülkelere kaymasını iyi değerlendirmek, “kötü krizleri iyi şeylere dönüştürme”nin ta kendisidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan son konuşmasında, esasında  kolonyalist Batı düzeninin hakim olduğu  iki Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni sonrasının Türkiye’sini tanımlıyor.

Gelecek olan kolonyalist zihniyetten uzak bu dünya düzeninin oluştuğunun en bariz örneği  Batı’ın  kendi iç ve dış sorunlarından dolayı artık  “savunmaya” geçmiş olmasıdır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..