Kayıtlar

İsrail Türkiye’nin Neo-Osmanlı vizyonunu ciddiye almış görünüyor..

  İsrail Türkiye’nin Neo-Osmanlı vizyonunu ciddiye almış görünüyor.. Daha önce “Türkiye İsrail sınırına yaklaşıyor” başlıklı yazı yazdığımda İran v İsrail çatışması başlamamış ve bu başlık için henüz erken olduğu gibi bazı yorumlar almıştım..Ama siyasetin, savaşın, çatışmanın ve coğrafya dizaynının erkeni geçi olmaz; nitekim çok da geç olmayan bir zamanda çıkarlar somut olarak çatışma evresine girdi. Bu evrede İsrail’in kendi çevresinde İran ’sız bir Sykes –Picot oluşturma girişimleri İsrail’i hızla Türk menfaatlerine aykırı davranışlara itti. Bu davranışlar arasında Suriye rejimine yönelik bir takım agresif hareketleri bu aralar oldukça sıklaştı. İsrail’in “İransızlaştırma” operasyonlarıyla otorite boşluğuna sürüklenen bölgelere Türkiye’nin nüfuz etmesi de bu agresif tutumu daha üst bir basamağa çıkardı ve çoğunluğu Dürzilerden oluşan Suriye’nin Süveyda vilayetindeki halkı rejime karşı kışkırtıp buradan hareketle rejime müdahale gerekçeleri üretmesi Suriye politikasını yönle...

Bakalım ne olmuş da silah bırakmışlar?

  Bakalım ne olmuş da silah bırakmışlar? 1978'de Diyarbakır'ın Lice İlçesinin Fis Köyü'nde kuruluş kongresini gerçekleştiren ve 1978’den bu zaman kadar yaklaşık 47 yıldır ülkenin başına bela olan, dış yardım konusunda ne İngiltere’deki IRA’ya, ne İspanya’daki ETA ‘ya ne de Kolombiya’daki FARC terör örgütlerine benzeyen(bu terör örgütleri gibi dış yardım almadan salt bir terör faaliyetinde bulunun bir örgüt olmuş olsaydı Türkiye bu örgütleri birkaç yıl içinde ezip geçerdi)     ve on binlerce şehidimize mal olan PKK terör örgütünün kendisi feshedip ardından silahlarını bırakmaya başlaması siyasi ve ideolojik menfaatlerle çakıştığında haliyle çıkarları zedelenenler tarafından   “ne oldu da silah bıraktılar?” sorusu bolca sorulur oldu. Aslında; bu soruyu soranlar değil de sorunun muhatabı olan kitleler biraz araştırsalar bu sürecin son birkaç aya, hatta son birkaç yıla sıkıştırılamayacak kadar derin bir geçmişinin olduğunu anlayacaklardır. Soruyu soranlara gelince, o...

Ahmed El-Şara’nın ekseni kayacak mı?

  Ahmed El-Şara’nın ekseni kayacak mı? Günler öncesinden İsrail’in Suriye’nin yeni yönetimine nüfuz etme çabasından bahsettim. Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kısmen kaldırması ve diğer yaptırımları da kaldırma sözü vermesi Şara yönetiminin Amerika ve dolayısıyla İsrail nüfuzuna girmesinin riskini arttırıyor. Tabi ki Suriye’nin İbrahim Anlaşmaları olarak bilinen ve bir nevi İsrail in siyasi kubbe niteliğini taşıyan anlaşmalara dahil olacak olması şuan için Türkiye’nin Ortadoğu stratejisini ciddi anlamda baltalayabilir. Ne kadar doğru bilemem ama Tel Aviv Üniversitesi’nden Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak’a göre de Suriye lideri Ahmed el-Şara’nın İsrail ile bağlarını güçlendirerek Şam'daki Türk etkisini azaltmaya çalııyormuş. Tabi bunu söyleyen Tel-Aviv’den olunca birkaç kez sorgulamak lazım. Fakat Şara’ya vaad edilenler Şara’nın eksenini kaydırabilir, bunu da dikkate almak lazım. Netanyahu’nun da bu bağlamda ve   İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri ve s...

“Biz 12 günde yaşadığınızı 2 yıl boyunca 24 saat yaşadık ve yaşıyoruz”

  “Biz 12 günde yaşadığınızı 2 yıl boyunca 24 saat yaşadık ve yaşıyoruz” Batılı gazetecilere çeviri ve diğer işlerde yardımcı olan bir ofis olan Gaza Press'in kurucusu Rami Abu Jamous İsrail ordusunun baskısı altında karısı ve iki buçuk yaşındaki oğlu Walid ile birlikte Gazze Şehri'ndeki dairesini terk etmek zorunda kaldı. Rafah'a sığındıktan sonra, Rami ve ailesi, bu yoksul ve yoğun nüfuslu bölgede sıkışıp kalan birçok aile gibi, iç sürgünlerine devam etmek zorunda kaldılar. Günlük tutan Rami Gazze halkının ve kendisinin yaşadığı her anı kaleme alıp dünya milletlerinin utanç vesikası olarak ileride gelecek nesillere aktarmayı planlıyor. Rami şuana kadar yaptığı fedakar çalışmalarıyla bir çok ödüle layık görülmüş.Fransa’da “Batı Fransa” anlamına gelen “Ouest-France”   ve savaş muhabirleri için verilen   “Bayeux Ödülü”nü alan Rami bu alanda aldığı ödülleri Gazze halkına adamış bir gazeteci. İsrail’in dünya milletlerini aldatmak için   “önleyici” adı altında İr...

Suriye Yönetimi Rusya’yı dışlamamalı?

  Suriye Yönetimi Rusya’yı dışlamamalı? Türkiye’nin desteğiyle Suriye’de kurulan Ahmed el-Şara liderliğindeki yönetim Batı tarafından hızlı şekilde tanınmaya başlandı. Son olarak ABD Başkanı Trump’ın yaptırımları kaldırdığını söylemesi yeni yönetim için avantajlarının yanında bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Risklerden biri ülkenin Amerika ve Batı hegemonyasına girme tehlikesi, diğeri de ileriki zamanlarda kutuplardan birine dahil edilmeye zorlanma ihtimali. Kutuplardan biri derken tabi ki Amerika ve Rusya kutuplarını kast ediyorum. Aslında yaptırımlar kalkmadan önce de Rusya Suriye üzerindeki bazı avantajlarını kaybetmişti. Ama yine de   Hmeymim hava üssü gibi bazı üslerde varlığını sürdürmek için yeni rejimin ihtiyacı olan Petrol ve doğalgazı rejime tedarik etmeyi ihmal etmiyor. Tabi Suriye’deki menfaatlerini korumaya çalışan sadece   Rusya değil;mesela Suudi Arabistan ve Katar Şam'ın Dünya Bankası'na olan 15 milyon dolarlık borcunu çoktan  öd...

İsrail’deki yıkım bilinenlerden/bildirilenlerden de derin..

    İsrail’deki yıkım bilinenlerden/bildirilenlerden de derin.. Amerikan askeri yayını Military Watch Magazine'den gazeteciler İsrail'deki yıkımla ilgili daha fazla bilgiye erişim imkanı bulmuş ve İsrail’deki yıkın ve Demir Kubbe’nin zaaflarının düşünüldüğünden ve konuşulduğundan  çok daha derin ve çok daha fazla olduğunu rapor etmişler. İran-İsrail düşmanlıklarını askıya alan ateşkesin ardından, İsrail hedeflerine yönelik devam eden İran balistik füze saldırılarının yol açtığı hasarın boyutuyla ilgili yeni ayrıntılar ortaya çıkartan gazeteciler İsrail hükümetinin sıkı sansürünün varlığından şikayet etmeyi de ihmal etmemişler. Raporda saldırıların, İsrail’in ve Batı’nın beklentisinden çok daha fazla bir yıkıma yol açtığını belirten gazeteciler İran füzelerinin başarıyla vurduğu en önemli hedeflerden bazılarının listesi arasında Hayfa Limanı, Hayfa Petrol Rafinerisi, Ben Gurion Havaalanı, Weizmann Bilim ve Teknoloji Enstitüsü, Ben Gurion Üniversitesi, savunma fi...

2025’in NATO’su ve “Baba” Trump

  2025’in NATO’su ve “Baba” Trump Geçtiğimiz gün Hollanda’nın Lahey kentinde toplanan NATO zirvesi Trump’ın ağırlandığı, adeta Trump’a yönelik “dalkavukluğun zirvesi” olarak tanımlanabilir.   Trump için özel olarak tasarlandığı ççok belliydi. Trump’ın B2’siyle bu zirveden Putin’e kuşbakışı bakma hissiyatını almak bile AB liderlerinin yüzünü gülümsetmeye yetti. Tabi bu gülümsemelerin deklanşörlere   basıldığı süre ile sınırlı olduğundan adım gibi eminim. Zira zirve öncesi tüm ülkelere, özellikle AB’ye B2’lerle İran üzerinden mesaj veren Trump’ın muzaffer bir komutan olarak ağırlanmış olması ve yemekte dahi   masasının tüm salonun merkezinde bulundurulması AB’nin Amerika’ya, yani Trump’a olan mecburiyetini acı şekilde gösterdi bize. Ve Amerika’ya muhtaç olan AB ülkelerinin aile fotoğrafından sonra odalarına çekilip içten içe kahırlandıklarından da eminim. Zirveye gelmeden önce temel korkuları olan Rusya’nın saldırganlığına karşı, en önemli maddeyi Trump’ın “yorum...