Ahmed El-Şara’nın ekseni kayacak mı?

 

Ahmed El-Şara’nın ekseni kayacak mı?

Günler öncesinden İsrail’in Suriye’nin yeni yönetimine nüfuz etme çabasından bahsettim. Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kısmen kaldırması ve diğer yaptırımları da kaldırma sözü vermesi Şara yönetiminin Amerika ve dolayısıyla İsrail nüfuzuna girmesinin riskini arttırıyor.

Tabi ki Suriye’nin İbrahim Anlaşmaları olarak bilinen ve bir nevi İsrail in siyasi kubbe niteliğini taşıyan anlaşmalara dahil olacak olması şuan için Türkiye’nin Ortadoğu stratejisini ciddi anlamda baltalayabilir.

Ne kadar doğru bilemem ama Tel Aviv Üniversitesi’nden Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak’a göre de Suriye lideri Ahmed el-Şara’nın İsrail ile bağlarını güçlendirerek Şam'daki Türk etkisini azaltmaya çalııyormuş. Tabi bunu söyleyen Tel-Aviv’den olunca birkaç kez sorgulamak lazım. Fakat Şara’ya vaad edilenler Şara’nın eksenini kaydırabilir, bunu da dikkate almak lazım.

Netanyahu’nun da bu bağlamda ve  İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri ve siyasi kubbesinin “harcını” oluşturmak için Trump ile görüşmek üzere yakında Washington'a gitmeyi planlaması ve çantasında ağırlıklı olarak Suriye dosyasının olduğunun söylenmesi, meselenin, çok ciddi ve Türkiye açısından da çok tehlikeli bir hal aldığını gösteriyor.

İsrailli üst düzey yetkililer de zaten birkaç haftadır  Suriye ile İsrail arasındaki perde arkası diplomatik faaliyetlerin arttığını söylüyor.

Yine yetkililere göre iki ülke arasında alışılmışın dışında bir barış anlaşması imzalanabilir.  Diplomatik kaynaklara göre İmzalanması muhtemel anlaşma İsrail'in Aralık 2024'ten bu yana işgal ettiği topraklardan, Suriye'nin Hermon Dağı bölgesi de dahil olmak üzere çekilmesini ve Golan Tepeleri'nde yeni bir tampon bölge oluşturulmasını içeriyor. Ve  kaynağa göre anlaşma 2025’in sonuna doğru imzalanabilir.

Anlaşmanın imza sürecinde Şara’nın talepleri arasında yeni rejimin İsrail tarafından tanınması ve İsrail tarafından işgal edilen bölgelerin boşaltılması da var.

Şara Suriye’nin egemenliğinin her şeyden önde geldiğini düşünüyor olabilir ve “Suriye Rusya’yı dışlamamalı” başlıklı yazımda belirttiğim gibi pragmatist bir tutum içinde oluyor olabilir ancak bu hamlelerin kendisini nereye götüreceğini hangi dehlizde boğulacağı konusunda çok sağlıklı düşündüğünü sanmıyorum.

İsrail’in u anlaşmaya zemin hazırlamak için İŞİD’i devreye sokması ve bu bağlamda Şara’nın  siyasi düşünüşünü meşgul etmesi de ayrı bir konu tabi.

Kaynaklar her ne kadar bu anlaşmanın imzalanma olasılığının yüksek olduğunu söylese de Türkiye’nin içinde bulunduğu Suriye denkleminde bu anlaşmanın örtülü maddelerinin yürürlüğe konulabileceğini hiç zannetmiyorum. Zira Suriye rejimi İsrail ’siz ayakta kalabilir ama Türkiye’siz asla.

Şimdiden bu söylentiler Türkiye ve Suriye içinde ciddi rahatsızlık uyandırmış durumda. Ve Şara yönetimi İsrail’le olası bir barışa karşı –özellikle Türkiye’nin çıkarlarına aykırı şekilde-içteki muhalefetin baskısına ne kadar karşı koyar onu bilemem ama Suriyeli uzmanlardan edinilen izlenim, Şara’nın büyük ve sert bir muhalefetle  karşı karşıya kalabilir ev bu sert muhalefete daha fazla direnemeyebilir.

İsrail yeni kurulacak Suriye yönetiminde İran tarzı bir yapılanma için çabaladığı kesin. Suriye’nin, İsrail’e sözde ılımlı Arap ülkeleri gibi bir yaklaşıma sürüklenmesi halinde –ki amaç bu- Türkiye büyük bir tehdidi yanı başında bulabilir.

Türkiye bu tehdidi gördüğü için de Şam'ın İbrahim Anlaşması'na katılım yönünde attığı her adımı, Ankara'nın bölgesel pozisyonuna yönelik doğrudan bir tehdit olarak görüyor. Eğer Suriye yönetimi  kendi bağımsızlığını sağlamak istiyorsa bunu İsrail gibi başka bir devletin hegemonyasında gerçekleştiremeyecek, çünkü Türkiye buna asla izin vermeyecekti

Türkiye bunları ön gördüğünden dolayıdır ki Suriye kabinesinin büyük çoğunluğunu kendi ülkesinde eğitim görmüş kişilerden oluşturdu. Tabi etki bununla sınırlı değil. Diğer diplomatlar da aynı şekilde. Ve altyapı ile üst yapı çalışmalarının neredeyse tamamı Türk şirketlerinin kontrolünde. Vel hasıl Şara’nın eksen değiştirme olasılığı istese de zor görünüyor. Kaldı ki İran’ın yediği darbelerden sonra Ortadoğu’nun tek gücü olarak kendisini gösteren Türkiye ile ilişkileri kesmek ya da ilişkileri oyalama taktiğiyle zedelemeye kalkması da pek olası değil

Buna rağmen İbrahim anlaşmalarına dahil edilmesi karşılığında zengin körfez ülkelerinin nimetlerinden yaralanma vaadine kanıp kanmamak Şara’ya kalmış.

.

 

 

 

 

 

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..