Kayıtlar

Gücün Eşkıyalık Hali ..

  Gücün Eşkıyalık Hali .. İyi Okumalar (2018 tarihli yazımdan..) “ Modern tarihte hiçbir ülke , dünyaya bugün, Amerikan’ın olduğu kadar hakim olmadı.Amerika şimdi uluslar arası politikanın Schwarzenegger’i : Kslarını gösteriyor,sıkıntı yaratıyor,ürkütüyor. Amerikalılar, hiçbir şey ve hiçbir kişi tarafından sınırlandırılmadan McWorld’lerinde, bir tür boş çek yaprağına sahipmiş gibi davranıyorlar.” Der Spiegel Yalnızlık politikası adı altında avını sinsice bekleyen kaplan misali sabır ve inatla, Avrupa ve İslam dünyasını takip etmiş ve ardından tüm pervasızlığı ile dünya devletlerini o ya da bu şekilde hegemonyasına almayı başarmış bir ABD. Avrupa’nın Sovyetler tarafından olabilecek bir işgal tehdidi yahut" Sovyetlerin Amerika’ya nükleer saldırı tehdidi on yıllarca Avrupa ve Amerikan halkının bilincine kazındı." Bu tehdit algısı her daim canlı tutularak Amerika’yı ,:Amerikan Cumhuriyetinden Amerikan polis devletine doğru itti. : Komünizmin tehdidinde...

Abdrrahman ÜZÜLMEZ'den ---CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLACAK?

  Ocak 31, 2022  Abdrrahman ÜZÜLMEZ CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLACAK? Blogumda günlük siyasetle ilgili bir şey yayınlamayı düşünmemiştim. Günlük siyasetle alakalı konularda kalem oynatmak ve günlük siyasi çekişmeleri  içeriden   bir bakışla  sözkonusu edince taraflardan birinden yana veya ona karşı pozisyona çekilmemek mümkün değil. Günlük sohbetlerimden de biliyorum ki Türkiye’de bu kaçınılmaz. Tek başına kötü bir şey değil bu elbet. Ancak ben o pozisyonda olmak günübirlik savrulmalara göre değil, belli ilkeler çerçevesinde düşünmek/davranmak istiyorum. Genelde uyduğum bu tavrı bu yazıya mahsus bir yana bırakıyorum. Aslında ‘millet ittifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı’ tartışması belli amaçlarla köpürtülen bir tartışma. Türk basınının amiral gemisinde yazan ve bir hafta sonu tatili sırasında termal otelde tesadüfen yüz yüze ilk ve son kez görüp selvi boylu olmadığına şahit olduğum yazarı habire meseleyi ‘Ekrem İmamoğlu mu Mansur Yavaş mı?’ ikilemi için...

“Çok Serbest Piyasa” Garabeti..

 “Çok Serbest Piyasa” Garabeti.. Son bir yıldır piyasa fazlasıyla serbest. Hatta o kadar serbest ki gece hesap defterlerini karıştıran satıcılar elde ettiği kârı yeterli  bulmayınca sabah ilk iş olarak etiketleri değiştirmek için  harekete geçiyorlar. Bizim kültürümüzde satıcılar   “bismallah”la güne başlıyordu eskiden;şimdi bir çoğu zamla güne başlamayı dua kabul ediyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde “serbest piyasa” gereğinden fazla serbest olduğunda   tüketicilerin nefes tüketmekten başka tüketecekleri bir şey kalmaz; kalmıyor zaten. Serbest piyasanın temel hareket noktası “laissez-faire” felsefesi işte tam da bu noktada hükümetlerin elini ayağını bağlıyor.  Bu felsefe esasında ilk kez mülkiyet haklarını koruma amaçlı ortaya atılmış, sonraları tüm ekonomik yaşamı kapsamış.  Felsefenin temelde ana fikri, “özel taraflar arasındaki alım satım işlemlerinin müdahaleci hükûmet kısıtlamaları, tarifeler ve sübvansiyonlardan arındırılması”dır. Bu fels...

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Temeli Üstünde İnşa Edildi.. -Bölüm 2-

 Ne örümcek, ne yosun Ne mucize, ne füsun Kâbe ‘Arab’ın olsun Bize Çankaya yeter                     Kemalettin Kamu Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Temeli Üstünde İnşa Edildi.. -Bölüm 2- İyi Okumalar İslamiyet,Türklerin , Göktanrı inanışı döneminden beri sürdürdükleri geleneklerini ,göreneklerini ve örflerini terk etmelerine neden olan bir yasaklar manzumesi olmadı. Aksine sözü edilen unsurların günümüze kadar sürdürülebilirliğini sağladı. Türk tarihi üzerinde ufak bir araştırma yapıldığında, Göktanrı inanışını terk edip İslamiyet dışı dinleri kabul eden Türk topluluklarının öz benliklerini nasıl yitirdikleri görülecektir.  Örnek olarak Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya göç eden Hun Türkleri,yahut göç etmediği halde Maniheizm’i kabul eden Uygur Türkleri, veyahut Yahudiliği benimseyen Hazar Türkleri ve daha niceleri gösterilebilir. Bunların öz benliklerini kaybettikleri düşünüldüğünde, Tekin Alp gibilerinin söylemlerinin aksine İslamiye...

Değer Yoksunu Barbar Siyaset…

  Değer Yoksunu Barbar Siyaset… Yok yok! Düşündüğünüz gibi özelde doğudan birini ya da bir kuruluşu hedef alacak bir yazı yazmayacağım; ne konumum buna müsait ne de ilkelerim.. Bu nedenle hayal kırıklığına uğramanızı istemem başlıktaki beklentinizle.. Zaten “Barbar” kelimesi de sadece hakaret amaçlı kullanılan bir kelime değildir. Genelde Türklerle özdeşleştirilmiştir ama esasında Romalıların, kendilerine saldıran kavimler için kullandıkları ve “saldırgan”, bazen de “vahşi” anlamına gelen bir sözcüktür. Hayatınızın her alanında “barbarlar”la karşılaşabilirsiniz. Değerlerinize hiçbir sınır gözetmeden saldıran herkes, sizin için barbar olabilir.Bu hepimiz için geçelidir. Ancak barbarlığın dahi bir sınırının olduğunu söylesem çok garip olmaz sanırım. Barbarlıkta sınır tanımayanların ağızlarından çıkanların iğrençliğini, bu iğrençliğin yüzlerine vurumuna bakarak fark edebilirsiniz! Romalıların ihtişamlı olduğu dönemde bile   barbarların saldırıları çoğu zaman   ölçülü...

Pontiac İsyanı ve Öldürülüp Markalaştırılan Kabileler.

  Mücadelesinde başarılı olacağını düşünen Pontiac ve diğer Kızılderililer, aslında bedenlerini öldürüp isimlerini marka yaparak sömürecek olan bir geleceği asla hayal edemezlerdi;ama neticede  bedenleri katledildi, isimleri markalaştırılıp sömürüldü. Pontiac İsyanı ve Öldürülüp Markalaştırılan Kabileler. Tarih, özgür ruhları için mücadele edenlerin dramatik sonlarına şahit olmuştur zaman zaman. Zamana şahitlik yapan tarih, kendini yazanların acımasızlığı karşısında gözyaşlarına boğulmuştur çoğu zaman. İşte bu tanıklıklarından biridir Pontiac Savaşı.. Pontiac Savaşı,   1700’lerin başında ayaklarına takılan İngiliz prangalarından kurtulmak isteyen Kızılderililerin, Pontiac önderliğinde özgürlüğe kaçışlarının mücadelesidir. Pontiac, halkını arkasına alarak hem topraklarını hem de özgürlüklerini İngilizlere teslim etmemek için büyük bir kararlılık ve cesaretle mücadele eden, adeta   Kızılderililerin William Wallace’u olan bir özgürlük savaşçısıdır. 1720 yılınd...

Hülagü Han..

Resim
                  Bağdat’taki insan ev kültür katliamından sonra İslam dünyası bir daha kendine gelemdi. İçine kapanık   bir hayat sürmeye başladı. Tabi Türklerin İslam’ın liderliğini ele geçirmesine kadar.. Hülagü Han.. Kendisi “taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayan” bir hükümdar olarak nam salmıştı. Yaptığı katliamın boyutunun verdiği tahribat maneviyata verdiği tahribatın yanında sönük kalmıştı. Bağdat’ta yaptığı katliamda “70 bin kelleden kule yapması” dilden dile dolaşmıştır. Tarihin en acımasız hükümdarlarından birinden bahsediyorum..Hülagu Han’dan. Hülagü Han Moğol Hanlığı’nın en önemli askeri dehalarından biri ve ayrıca Cengiz’in en küçük oğlu olan Toluy Han’ın oğluydu. Babası tarafından özel olarak   asker ve liderlik alanında yetiştirilen Hülagü Han 1256’da tahta oturana kadar ismi gerek Büyük Kurultay’da gerekse önemli devlet işlerinin görüşüldüğü küçük kurultaylarda ...