Kayıtlar

Dünya’da CIA’nın Girmediği Ülke Kaldı mı?

  “Dünyanın her yerinde herhangi bir günde bir erkek, bir kadın ya da çocuk büyük ihtimalle hükümetinin veya silahlı siyasi gurupların eliyle yerinden edilecek ,işkence görecek, öldürülecek ya da ‘kaybolacaktır.’ ABD’nin bu suçlarda payının olduğu durumlar, olmadığı durumlardan daha fazladır.” ( Uluslararası Af Örgtü, 1996) Dünya’da CIA’nın Girmediği Ülke Kaldı mı? Devletleri dizayn etme görevini kendine misyon edinen bu devletin öncelikle kendi kamuoyunu dizayn etme çabasına kısaca bir göz atalım: Soğuk Savaş Dönemi’nde başladı   Amerika’nın “dünyanın karakolu” olma hevesi. Algı yönetimini çok iyi sürdüren bir ekibi vardı. Çok uzaklarda insanlık dışı faaliyetlerinden kendi kamuoyu haberdar olmamalıydı; olsa dahi o faaliyetlerde bulunanları kahraman olarak görmeliydiler. Bunun için halkın “tehdit algısı” canlı tutulmalıydı. Üstelik her an, her saniye. Önce Sovyetlerin Komünizm’i ve nükleer saldırı olasalığı işlendi halkın zihnine. Kırk yıl kazındı bu “tehdit”algı...

“Araplaşıyoruz”dan “Talibanlaşacağız”a.. “Korku”nun Gücü..

Resim
  “Araplaşıyoruz”dan “Talibanlaşacağız”a.. “Korku”nun Gücü..   “Korku” hayatın pek çok alanında yaşamı sürdürmek için gerekli bir dürtü olarak ortaya çıkmıştır. Adeta hayatta kalma dürtüsünü besler korku. Korkunun bu besleyiciliğini sosyologlar, psikologlar fark eder de siyaset fark etmez mi? Mümkün mü bu? Tabi ki değil.   Siyaset “korku”nun insan hayatını nasıl yönlendirdiğini fark ettiğinde, bunu en anlamlı biçimde kullanmaya karar verdi. İktidarlarını güçlendirmek için hegemonya aracı olarak kullanması gibi.   Zamanla siyasetin güç unsuru haline gelen bu evrensel duygunun etkisini hiçbir zaman azaltmak istemediler. Azalmaya yüz tuttuğunda yapay korkular ürettiler ve bu yapay korkuya odaklı senaryolar yazdılar.   Soğuk savaş döneminde ABD’nin öncelikle kendi halkını, ardından dünya halklarını kendisine   muhtaç, ihtiyaç sahibi köle görünümlü halk oluşturmak için en acımasız senaryolarla kaleme aldıkları “komünizm” korkusunu,...

Hitler Ve Stalin Kozlarını Paylaşıyor.. -Stalingrad Muharebesi- (Bölüm 2)

Resim
  “Bu Stalin’in   ‘kavrulmuş toprak’ politikasıydı.” ‘Bize kim kılıçla gelirse, kılıçla ölür.( Aleksandr Nevsky)   Hitler Ve Stalin Kozlarını Paylaşıyor.. -Stalingrad Muharebesi- (Bölüm 2) Bu sırada Tank üretimine de başlayan Stalin, Alman ordusunun ilerlemesine karşı başarısız olan çok önemli 10 generalini acımasızca idam etti. “Kış kadar acımasızdı” denilmişti Stalin için. Hitler “General Kış”a karşı büyük kayıplarına rağmen kafasındaki planı uygulamakta kararlıydı; güneye, Ukrayna’ya inerek Sovyetlerin tahıl ambarını yaktıktan sonra Kafkas petrollerini ele geçirip Sovyetleri haritadan silmek. Bu hedefe ulaşmak için ise zorlu bir engeli daha aşmak gerekir; bir endüstri şehri olan Stalingrad’ı.. Nitekim Führer’in talimatı kesindi: “Stalingrad kesenlikle yerle bir edilmeli, endüstri şehri olmaktan çıkartılıp ağır silah ve sanayileri yok edilecektir..” Bu sırada Stalin çiftçilerine şöyle bir çağrıda bulundu: “Kaçın! Evlerinizi ve tarlalarınızı yakın! Geri...

Hitler Ve Stalin Kozlarını Paylaşıyor.. -Stalingrad Muharebesi- (Bölüm 1)

Resim
  “Birbirimizin çocuklarını öldürerek bu dünyada nasıl barış içinde yaşayabileceğimizi öğrenemeyiz”                                                                                                                                        Jimm Carter Hitler Ve Stalin Kozlarını Paylaşıyor.. -Stalingrad Muharebesi- (Bölüm 1) -B...

"Tarihte insanla mikrop arasindaki mücadele lerde mikroplar yer yer büyük zaferler kazanmışlardır..."

Resim
  "Tarihte insanla mikrop arasındaki mücadelelerde mikroplar yer yer büyük zaferler kazanmışlardır..." İyi okumalar. . Dunya, Tarihler 1918''in Mart ayını gösterdiğinde,milyonların canını alacak olan bir salgınla tanışacaklardı. Ispanyol Gribi ya da bizdeki adıyla İspanyol Nezlesi.. 4 Mart akşamındaydı ilk vaka tespiti. Bunun yeni bir virüs olduğunu yazdı gazeteler. Ancak burun akıntısı dışında bir belirti veremiyordu ilk zamanlarda ve doğal olarak insanlar için endişelenecek bir durum yok gibiydi.. Taa ki, kısa değil bir hafta sonrasına kadar.. O hafta bir anda yere yığılan insanlar, kısa gelecek zamanda 100 milyon insanın ölümünün habercisydi adeta. O dönemde bu güne kıyasla global ölçekte bir insan hareketliliğinin olmadığını düşünup , bu nedenle pandemiye dönüşmesini ve ölüm rakamlarını abartı bulabilirsiniz...oysa.. Gribin pandemiye dönüşmesinde ve küresel yayılımında I. Dünya Savaşı sırasındaki Atlantik aşırı asker hareketleri önemli rol oynamıştır ve bu ha...

Yeni “Ulus”a, Yeni Tarih!

Resim
  Yeni “Ulus”a, Yeni Tarih! İyi Okumalar..   Kurtuluş Savaşı Dönemi’nin sıcak çatışma saatleri nihayete erdiğinde, Batılılaşmanın bir gereği olarak yeni bir ulus inşa edilmesi kararlaştırılmıştı. Bu “yeni ulus yaratma” fikri oldukça ilgi görmüştü;ancak bu, oldukça radikal kararların alınmasını da gerektirmekteydi.   Öncelikle alınan radikal kararlardan biri de bu yeni “ulus”a yeni bir tarihin gerekliliği kararıydı. Kollar sıvanmıştı. “Eski tarih” “yeni ulus”un geçmişe yönelik özlem dolu duygu ihtiyacını karşılamayacak olmalı ki “yeni ulus”a “yeni tarih”, bir zorunluluk olarak görülmekteydi.   Bu “yeni tarih”te bazı dönemlere ihtiyaç yoktur(!). Örneğin “İslami Dönem” ve o dönemi anımsatacak diğer dönemler.. Peki nerden başlanmalıydı “yeni ulus”un “yeni tarih”i?   Çok fazla kafa yorulmadan; bir-iki ufak çapta görüş alışverişi neticesinde başlangıç yeri bulunmuştu: Orta Asya.   Nitekim dönemin Maarif Vekili Esat Bey, Türklerin Orta ...

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Temeli Üstünde İnşa Edildi..

Resim
  Ne örümcek, ne yosun Ne mucize, ne füsun Kâbe ‘Arab’ın olsun Bize Çankaya yeter Kemalettin Kamu Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Temeli Üstünde  İnşa Edildi.. -Bölüm 1- İyi Okumalar Türkiye Cumhuriyetinin Osmanlının bir devamı olup olmadığı bir dönem hararetle tartışılmıştır. Günümüzde bu meselenin halledildiği sanılmasın. Her ne kadar tartışmaların harareti azaldıysa da gençlerimizin ekseriyeti bilinçaltında bir redd-i mirası içselleştirmiş durumdalar.      Gençlerimizin, tarihine olan ilgisizliği esasında sadece Osmanlı hanedan dönemini kapsamıyor. Maalesef ki, imparatorluktan önceki dönemin Türk tarihinden de bihaberdirler.       Bu ilgisizliğin sebeplerinden en önemlisi, zaman zaman Osmanlı ve hatta Selçuklu   mirasını sahiplenmemeye yönelik retorik söylemler olmuştur. İlginç olan bu redd-i miras söylemleri Osmanlı’nın son dönemleriyle alakalı olmasıdır.     Esasında bu söylem   Osmanlı’nın dünya...