Kayıtlar

Resim
    “Siyasette dine yer verenlere İslamcı ve kökten dinci deniyor. Ancak İsrail ile ilgili bu tür yargıları hiçbir zaman duymayacaksınız.” Fransız siyaset bilimci Francois Burgat röportajı.. Geçenlerde Fransız siyaset bilimci Francois Burgat ile yapılan bir söyleşiye dek geldim ve hu söyleşiyi alıntılayarak burada yazma ihtiyacı duydum. Aslında benzer şeyleri İslam dünyasının her köşesinde ve her sıradan insanın ağzında duyarız ama aynı ifadeleri gayri Müslüm birinin ağzından duymak ve üstelik bu kişi ülkesinin akademik dünyasında ciddiye alınan biyiyse o ifadelerin değeri ve etkisi tatbikî daha farklı. Burgat’ın “Filistin için yeni bir dönem” başlıyor adlı   yazısından esinlenerek kendisine sorulan ilk soru şuydu: “Hayatınızı Arap dünyası ve Orta Doğu'da çalışmaya adadınız, bu da sizi bu alanda uzman kılıyor. Filistin tarihinde yeni bir dönem ne anlama geliyor?” Soruya Burgat’ın uzun ama içinde oldukça anlamlı cümleleri içeren cevabı şu şekilde: “Sakıncası yo...

Gazze Günlüğü

Resim
  "Silahları test etmek için laboratuvar fareleri gibi kullanılıyoruz" Gazze Günlüğü Rami Abu Jamous, Orian 21 için günlük notlarını yazıyor.. Kendisi "Gaze Press" bürosunun kurucusuydu.   Filistinli gazeteci, 'Orient X XI' web sitesi ve çeşitli televizyon kanalları için haber yapıyor.. Eşi ve iki buçuk yaşındaki oğlu Velid'le birlikte Gazze’deki dairesini terk etmek zorunda kaldı ve Refah’a sığındı.   Günlük olaylarını not alıp yayılamaya devam ediyor. “Şu anda Gazze halkının genel eğilimi iyimserlik yönünde.” Diye notuna ekliyor. Şimdi onun sözlerine veya günlüğüne   katkısız yer ver verelim: “İnsanlar savaşı durdurmak için çaresiz durumdalar. Trump'ın savaş bitmezse kıyametin kopacağını söyleyen sözlerine güveniyorlar. Bu söz, başta Hamas ve Netanyahu olmak üzere Filistinlilere yönelik bir mesaj olarak değerlendiriliyor. İşletme sahiplerinin, İsrail saldırısının sona ermesini öngörerek, ateşkes sonrası ithal edilecek birçok mala ye...

Çıkarların çatışma vakti geldi..

Resim
  Çıkarların çatışma vakti geldi.. Türkiye İsrail ilişkileri bizdeki ezberci tayfadan çok daha farklı seyir izliyor İsrail medyası ve İsraillilere göre. Daha önce “Türkiye İsrail sınırına yaklaşıyor” başlıklı bir yazı yazmıştım ve yaklaşık on gün sonra benzer başlıklı yazıyı bir İsrail gazetesin köşesinde gördüğümde ‘Türkiye’nin İsrail’i endişelendirdiği ’ne yönelik yazımın hiç de hamaset olmadığını gördüm. Ezberci tayfamızın kendi dünyalarında “yarattığı” Türkiye profili taraftarlarına veya   takipçilerine yönelik hamaset dolu sözler üretmesine kaynak sağlıyor olabilir ama az biraz dış dünyayı “küresel iletişimin” olanaklarını kullanarak takip ediyor olsalar aslında çok daha farklı düşüncelere kapılabilirlerdir.. Mesela bu aralar Suriye’de Türkiye ile İsrail’in çıkarlarının gittikçe daha da çatışmacı bir ortama everildiğini görmeleri pekala mümkündü.. Esad’ın devrilmesine yönelik girişimin olduğu süreçte her iki ülke birbirlerine dişlerini gösterme greği duymamıştı am...

Küreselcilerin İflası..

  Küreselcilerin İflası.. 20.Yüzyılın ortalarından itibaren dünya halkların apazarlanan “küreselleşme” kısa sürede bir çok toplum tarafından satın alındı ve bu “ideoloji”nin neler getireceği konusunda hiçbir endişe duyulmadı; duyulması için üzerinde düşünülmedi. George Modelski’nin “küreselleşme dünyanın büyük medeniyetleri arasındaki artan bağlantının tarihidir ”şeklindeki şık(!) ir tanımdan hareketle çıkılan küreselleşme yolu son 10-15 yılda artık tıkandı. Çünkü bağlantının ve küreselleşme çabalarının sadece medeniyetlerin kültürel ve dayanışma yönüyle   sınırlı kalmadığını herkes gördü; bu bağlantıların güç, kaba kuvvet, silah, ekonomik ve siyasi saldırılarla sağlanmaya çalışıldığını da.. Bereket aynı düşünürün “her döngü yaklaşık 100 yıllık bir süreye sahiptir ve her seferinde yeni bir hegemonik güç ortaya çıkar.” Şeklinde bir tezi de var da, susuzluk içinde kıvranan içimize biraz su serpiliyor. Küreselleşme hiç de Paul Hirst ve Graheme Thompson’un “Küreselleşeme S...

Kibrin aç gözlülüğün ve ikiyüzlülüğün ateşinde Amerika..

  Kibrin aç gözlülüğün ve ikiyüzlülüğün ateşinde Amerika.. Los Angeles'taki yangın halen kontrol altına alınmış değil. Neden çıktığı da bilinmiyor,nasıl kontrol altına alınacağı da.. Her ne kadar   Los Angeles emniyet yetkilileri, West Valley bölgesinde bir kişiyi kundaklama şüphesiyle gözaltına alsa da nedeniyle ilgili halen bir sonuca ulaşmış değiller. Sözüm ona süper güç bir devlet için   yangının kontrol altına alınamamasının sebebi olarak kendi acziyet ve zaaflarını gösterecek değiller elbette. Onlara göre tek suçlu Santa Ana rüzgarları. Yani Santa Ana rüzgarları olarak bilinen güçlü rüzgarlar, yangının hızla yayılmasını sağlıyor ve bu da yangının kontrol altına alınmasını güçleştiriyr;yoksa   “dünyanın jandarması” neden kontrol altına almazsın ki! Ha tabi bir suçlu daha var ve bu suçlu yine doğadan. Doğanın kendisi. Yani iklim değişikliği. Öyle ya!;Biden bu yangının sebebi olarak iklim değişikliğini işaret etmişti bir güm önce. Tabi başlamasını iklim ...

Cezayir Milli Marşından çıkarılan bölüm marşa yenide eklendi..

  Cezayir Milli Marşından çıkarılan bölüm marşa yenide eklendi.. Cezayir 1830 ile 1960 yılları arasında Fransa sömürgesinde kalmıştı. 1962’ye gelindiğinde bağımsızlık mücadeleleri sonuç verdi ve nihayet mücadeleler 5 Temmuz 1962'de Fransa'dan bağımsızlığını ilan etmesiyle sona erdi. Cezayirlilerin Fransızlara karşı ilk ciddi   baş kaldırışı 1 Kasım 1954'te oldu. Bu süreçte   1,5 milyon Cezayirli yaşamını yitirdi. Aslında undan önce ilk isyan kıvılcımını yakan Emir Abdullah olmuştu. Emir Abdülkadir'in 1832'de başlattığı ve 1847'ye kadar sürdürdüğü isyan 1954’e gelindiğinde büyük çapta bir halk ayaklanmasına dönüşmüştü. “Yerleşimci” adıyla mazlum toprakları gasp etmek sadece Siyonistlere özgü bir tutum değil;bu tutumu Cezayir’i işgal ettikten sonra 1 Milyon “yerleşimci” gönderen Fransa da sergiledi. Fransa orada çok sayıda Amerika kolonileri benzeri koloniler kurmuş , her ne kadar sömürge statüsünde olmadığını dünyaya duyurmuş olsalar da sömürgelerinden ...

Hadi iyisiniz! 10 bin adım atmanıza gerek yok..

  Hadi iyisiniz! 10 bin adım atmanıza gerek yok.. Kullanıcıları motive ediyor mu etmiyor mu bilmiyorum şu akıllı telefonların adımsayarı ama sanırım adım atma sayısı ile ilgili bazı fikirleriniz (karşıma çıkan çeşitli makale ve yazılardan bir toparlama yaptığım) bu yazıdan sonra değişebilir.. Aslında dünyada 4.5 Milyar kişinin akıllı telefonu olduğunu varsayarsak nüfusun büyük bir bölümü hareket halindeyken bile dijital ortamdan uzaklaşmadığı için kendine en uygun egzersiz yönteminin de adım atmak olduğuna karar vermiş gibiler. Hal böyle olunca zeki yazılımcılar bu keyfiliği ticarete döküp adımsayar programları oluşturulmuş ve milyarlarca dolara ilgili şirketlere satmışlar ve de insanlara bilim insanları aracılığıyla bu yönde motive edici açıklamalar yaptırmışlar; işte günde 5000 bin adım,8000 adım ve daha da arttırılarak 10 Bin adım..gibi..Ve son kertede 10 bin adım insanlar için(geneli için) hedef haline gelmiş. Ama ya hedefi tutturamayanlar? Onlara makale ve yazılardan...