Gazze Günlüğü
"Silahları test etmek için laboratuvar fareleri gibi
kullanılıyoruz"
Gazze Günlüğü
Rami Abu Jamous, Orian 21 için günlük notlarını yazıyor..
Kendisi "Gaze Press" bürosunun kurucusuydu.
Filistinli gazeteci, 'Orient X
XI' web sitesi ve çeşitli televizyon kanalları için haber yapıyor..
Eşi ve iki buçuk yaşındaki oğlu Velid'le birlikte Gazze’deki
dairesini terk etmek zorunda kaldı ve Refah’a sığındı. Günlük olaylarını not alıp yayılamaya devam
ediyor.
“Şu anda Gazze halkının genel eğilimi iyimserlik yönünde.” Diye
notuna ekliyor.
Şimdi onun sözlerine veya günlüğüne katkısız yer ver verelim:
“İnsanlar savaşı durdurmak için çaresiz durumdalar. Trump'ın
savaş bitmezse kıyametin kopacağını söyleyen sözlerine güveniyorlar.
Bu söz, başta Hamas ve Netanyahu olmak üzere Filistinlilere
yönelik bir mesaj olarak değerlendiriliyor. İşletme sahiplerinin, İsrail
saldırısının sona ermesini öngörerek, ateşkes sonrası ithal edilecek birçok
mala yer açmak istedikleri için fiyatları düşürdüğü görülüyor. Kaçak sigaranın
fiyatı bile düştü.
İyimserlik medyaya da sıçradı ve İsrail ile Hamas'ın
pozisyonlarının yakınlaşmasından ve her iki tarafın eksikliklerinden
bahsediliyor.
14 ay sonra müzakerelerdeki iniş çıkışlara rağmen insanların
olumlu bir ruh halinde olmasından mutluyum. Aramızda söylendiği gibi, insan
boğulduğunda her küçük dala asılır.
Silahları test etmek için laboratuvar fareleri gibi
kullanılıyoruz.
Ancak kendi adıma ateşkesin sona ermesinden çok, bunu tesis
etme sürecini düşünüyorum. İsrail işgali sona erdiğinde, dünya işgalci ordunun
yaptığı katliamların ve yıkımların boyutunun farkına varacaktır.
Biz Gazzeli gazeteciler, Gazzelilerin acılarını her gün
yaşıyoruz. Çocuklarının bombalarla parçalanmasına tanık olan siviller ve
sıradan insanlar. Enkaz altında evlerini kaybeden ebeveynler.
Bu görüntüler dünyada birçok insanı tiksindirdi ve Gazze
lehine gösteriler yaptı, ancak buna hükümetlerin durumu ve İsrail'e destek
vermemeleri dahil değil ve sürekli olarak şu sloganı tekrarlıyorlar: ‘İsrail
kendini savunma hakkına sahip.’
Bu savaşın bitiminden sonra yabancı gazeteciler Gazze
Şeridi'ne gelirse olanları kendi gözleriyle görecekler. Yurt dışına göndermeyi
başardığımız korkunç görüntüler dahi, başımıza gelen felaketi, cinayetlerin
boyutlarını ve İsrail'in kullandığı teknikleri doğru bir şekilde yansıtmıyor.
Savaştan sonra İsraillilerin tüm cephaneliklerini bizim
üzerimizde nasıl denedikleri ortaya çıkacak. Daha önce hiç duyulmamış yeni
silah türleri. Yapay zeka sistemlerini bizim üzerimizde test ettiler.
Hedefi sistem seçiyor ve bu nedenle artık insanlığa ihtiyaç
duyulmuyor. Nereye saldıracaklarına robotlar karar veriyor. Düğmeye basan kişi
bile bir robottur.
Bu silahların silah fuarlarında "Görevde Test
Edildi" yazısıyla sergilenebilmesi için laboratuvar faresi olarak
kullanılıyoruz.
Belgelediğimiz şeyleri savaştan sonra keşfedeceksiniz – 4 pervaneli
küçük robot öldürücü insansız hava araçları, yüzlerce tonluk bombalar - ve 14
aydır anlattığımız diğer şeyler.
İsrail'i savunan ya da soykırımın, etnik temizliğin
yaşandığını görmezden gelip, kabul etmeyi reddedenlerin, farkında bile olmadan
insanlıklarını kaybedenler olduğunu düşünüyorum.
Umarım bu insanlar başımıza gelenleri öğrendiklerinde
üzülürler. Umarım İsrail'in halklarımız arasında bile gerçekliğin kurallarını
değiştirdiğinin farkına varırlar.
Ne yazık ki bir okulda katliam olduğunda Filistinliler bile
bombalamaya gerekçe bulmaya çalışıyor: "Okulda Hamas'tan biri var
mıydı?" Bir ailenin tüm fertleri evinin yıkıntıları altında can verirken
Gazzeliler şöyle diyor: "Muhtemelen o evde Hamas'tan birileri vardı.
Neden ailesini görmeye gitti?" Ve insanlar "Hamas
halkından biri" derken, askerlik şubesinden veya onun siyasi şubesinden
biri ve hatta bu hareketin destekçisi anlamına gelebilir. İsrailliler aranan
kişiyi drone, cep telefonu veya ileri teknoloji aletlerle takip ediyor.
Yalnız kaldığında onu öldürebilirler ama ailesinin yanına,
okula, hastaneye ya da mülteci kampına gidene kadar bekleyin. Bu, şu anda
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle
yargılanan İsrail eski savunma bakanı Yoav Galant'ın "hayvan-insan"
olarak adlandırdığı halka yönelik toplu bir cezadır.
Aynı şeyin Ukrayna'daki karşılığını düşünün, Putin ya da
savunma bakanı tüm Ukraynalı askerleri ve ailelerini öldüreceklerini söyleseydi
bunun devlet terörü olduğu söylenirdi ama iş İsrail'e gelince kimse tepki
göstermedi, göstermez..
İşin kötüsü biz Filistinli gazeteciler, genel olarak
Filistin halkı, Hamas'ın ya da başkasının direnişinin terörizm olmadığını tüm
dünyaya açıklayamamışız.
Bu gerçekliğin kalbini 2014 savaşında zaten fark etmiştim. O
dönemde yabancı gazetecilere savaş alanına kadar eşlik ediyordum.
İlk başta tüm ailenin bir bombalamada öldürüldüğünü görünce
şok oldular. Ancak İsrail medya aygıtı hızla harekete geçti. Kısa süre sonra
yabancı gazetecilerin bana sorduğu ilk soru şu oldu: "O evde Hamas mensubu
var mıydı?", eğer öyleyse, bombalama onlar için anlaşılır olurdu ve mesele
bu kadar ciddi olmazdı.
Bu korkunç olaylar bizzat İsrailliler tarafından ortaya
çıkarılıyor
Ama durum bundan daha kötü. Ayrıca yargısız infaz, açlık ve
tecavüz vakaları da var. Toplumumuzda bu tür şeyler hakkında konuşmayız çünkü
bu utanç verici görünmektedir.
Ama bu işleri dünyanın en "ahlaklı" ordusu, yani
aslında dünyanın en ahlaksız, en tehlikeli, en vahşi, en zalim, en insanlık
dışı ordusu yapıyor. Bu ordu, lisansını, bizi İncil'e göre yok edilmesi
gereken, İbranilerin düşmanı bir kavim olan "Amalek" olarak gören Netanyahu'nun
sözlerinden alıyor.
Bu korkunç olayların bizzat İsrailliler tarafından ortaya
çıkarıldığı görülüyor.
Artık savaştan ve grup etkisinden o kadar etkilenmişler ki
vicdanları kaybolmuş durumda. Elbette bazıları rahmin kokusunu hiç almamış ama
diğerlerinin hala insan olduğuna eminim. Bu, 2014 savaşının ardından,
"Sessizliği Bozmak" (Sessizliği Kırmak) adlı bir sivil toplum
örgütünün, İsrail askerlerinin gördükleri veya kendilerinin yaptıkları zulümler
hakkında konuştuklarını gösteren ifadeleri yayınlamasıyla gerçekleşti.
Bu savaştan sonra bu çok daha büyük bir düzeyde
gerçekleşecek. 2014 savaşı şu ana kadar yaşananların yaklaşık %10'unu
oluşturuyor. Askerlerden bazıları konuşmaya başladı. Bazıları ise korktukları
veya hâlâ insan oldukları için Gazze'ye dönmeyi reddediyorlar.
Bazıları ise bu görevlerin yükünü taşıyamıyor. Kuşkusuz bu
durumda olduğu gibi intiharları da bekleyebiliriz. Bu askerler, ordularının
aşırı sağcı bir hükümetin komutası altında ne yaptığını, kelimenin tam
anlamıyla soykırım, etnik temizlik yaptığını ya da daha önce söylediğim gibi
bunun bir "Gazze soykırımı" olduğunu biliyorlar.
Karşı karşıya olduğumuz cinayet ve yıkımın benzeri
görülmemiş boyutunu ifade etmek için uydurduğum bir kelime: orada yaşayan
Filistinliler için "Gazze'ye özgü" bir soykırım.
İsrail'in saldırganlığını destekleyenler, bu ordunun yaptığı
korkunç şeyleri duyunca utanabilirler.
Netanyahu'nun onları serbest bırakmaya hiç niyeti olmayan
İsrailli mahkumları feda ettiğini öğrendiklerinde.
İsrail'i sistematik bir şekilde savunanların insanlıklarını
geri kazanmalarını ve inkardan kurtulmalarını umuyorum. Onlardan İsrail'i
"kınamalarını" istemiyorum.
Kınama sadece bir kelimedir ve ona göre hareket edilmelidir.
Savaş sona ermeli. Mümkün olduğu kadar öldürmeyi, her şeyi yok etmeyi emreden
askeri ve siyasi liderler yargılanmalıdır.
Herkesin Gazze Şeridi'ni terk etmesini sağlamak amacıyla
yapılan cinayetler ve yıkımlar, İsrailliler tarafından "gönüllü
ayrılma" olarak sunuluyor.
Öldürülüyor ya da sürekli taşınıyorsun, hayatın cehenneme
dönüyor ve sonra sana şöyle deniyor: "Gitmek istersen gidebilirsin, karar
senin.
İsrailliler böylece gerçekleri inkar ederek bir kez daha
dünyanın 7 gün 24 saat doğrudan bir soykırıma tanık olmasını engellemek
istiyor. Kimse hareket etmiyor. Her iki durumda da gerçek çözüm aynı: İsrail'le
barış içinde yaşayan bir Filistin devletinin kurulması.
Yorumlar
Yorum Gönder