Cezayir Milli Marşından çıkarılan bölüm marşa yenide eklendi..
Cezayir Milli Marşından çıkarılan bölüm marşa yenide eklendi..
Cezayir 1830 ile 1960 yılları arasında Fransa sömürgesinde
kalmıştı. 1962’ye gelindiğinde bağımsızlık mücadeleleri sonuç verdi ve nihayet
mücadeleler 5 Temmuz 1962'de Fransa'dan bağımsızlığını ilan etmesiyle sona erdi.
Cezayirlilerin Fransızlara karşı ilk ciddi baş kaldırışı 1 Kasım 1954'te oldu. Bu süreçte
1,5 milyon Cezayirli yaşamını yitirdi.
Aslında undan önce ilk isyan kıvılcımını yakan Emir Abdullah
olmuştu. Emir Abdülkadir'in 1832'de başlattığı ve 1847'ye kadar sürdürdüğü
isyan 1954’e gelindiğinde büyük çapta bir halk ayaklanmasına dönüşmüştü.
“Yerleşimci” adıyla mazlum toprakları gasp etmek sadece
Siyonistlere özgü bir tutum değil;bu tutumu Cezayir’i işgal ettikten sonra 1
Milyon “yerleşimci” gönderen Fransa da sergiledi.
Fransa orada çok sayıda Amerika kolonileri benzeri koloniler kurmuş
, her ne kadar sömürge statüsünde olmadığını dünyaya duyurmuş olsalar da
sömürgelerinden çok daha hak gaspları yapmaktan çekinmemiştir.
Bağımsızlıkları 1.5 milyon cana mal olan Cezayir ile bu
canları alan Fransa arasında bu aralar büyük gerginlikler yaşanıyor. Macron ’un
25-27 Ağustos 2022'deki Cezayir ziyaretinde "Buradan defol git" ve
"Cezayir çok yaşa" gibi sloganlarla protesto edilmesi aslında sadece
devlet bazında değil halk bazında da Fransa ile olan gerginliği net şekilde
açığa çıkarmıştı.
Tabi ki halkının bu tepkisini gören Cezayir Cumhurbaşkanı
Abdülmecid Tebbun'un Mayıs 2023'te planladığı Fransa ziyaretini ertelemesi iki
ülke arasındaki sorunun oldukça ciddi boyutta olduğunu gösteriyordu. Zaten
Fransız basını da iki ülkenin aynı frekansta olmadığını manşetlerini taşıyor.
Buna ek olarak bir de Fransa'nın eski Cezayir Büyükelçisi
Xavier Driencourt, kitabında, iki ülkenin 1968'de imzaladıkları Tercihli Göç
Anlaşması'nın feshedilmesini istemesine yönelik cümlelere yer vermesi,
hatta eski Fransa Başbakanı Edouard
Philippe'in de haftalık dergi
L'Express'e verdiği demeçte, bu anlaşmanın "zaman aşımına uğradığını"
belirtmesi Cezayir’i ve halkını daha da sinirlendirdi.
İşin bir de dini boyutu var. Daha önce X hesabımda Paris’in Charlie
Hebdo dergisi yazarlarını korumaya aldığını ve onlara olağanüstü güvenlik
sağladığını ve onları kimsenin bilemediği gizli bir yerde ikamet ettirdiğini
söylemiştim.
Tabi buna
Peygamberimize hakaret suçundan yargılanan Cezayirli aktivist Emira Buravi'nin,
7 Şubat'ta Tunus üzerinden Fransa'ya kaçması ve Fransa’nın buna kol kanat
germesi de eklenince dini hassasiyeti olan ve çoğunluğa sahip olan Cezayirlileri
iyiden iyiye öfkelendirdi. Netice onun kaçmasında Fransa’nın etkin rol aldığına
inanıldı ve doğrusu da buydu.
Hal böyle olunca Cezayir 1968’de Fransa’nın baskısıyla Milli
marşlarından çıkardıkları bazı dizeleri tekrar milli marşlarına eklemeyi
gündemlerine aldılar ve bunun için bir kararname yayımladılar
Peki Cezayir milli marşında Fransa’nın çıkarılması için
yaptığı ve ve nihayetinde çıkartmayı başardığı
o bölümde neler yazılıydı. İşte milli marşlarından çıkardıkları bölüm:
“Ey Fransa, nasihat vakti geçti, biz onu bir kitap gibi
katladık.
Ey Fransa, hesap günü geliyor, hazırlan da bizden cevap al.
Devrimimizde söylemimiz ayrılıyor ve Cezayir'in yaşayacağına
kararlıyız.”
Bu, 1986 yılındaydı. O dönemde yetkililer tarafından söz
konusu kesitin marşın resmi metninden kaldırılmasına yönelik bir kararname
çıkarılmış, daha sonra kesit 2007 yılında okul kitaplarından silinmişti.
Aslında marştaki söz konusu bölüm, Cezayir'in petrol krizi
nedeniyle ekonomik zorluklarla boğuştuğu dönemde Paris ile siyasi sıkıntı
yaşamamak için çıkarılmıştı. Olası Fransa Cumhurbaşkanı ziyaretlerinde marşın
okunması o dönemde ciddi rahatsızlık içerecekti.
Ama şimdi Cezayirlilerin Fransa’ya olan öfkesi bu bölümün
artık milli marşa iade edilmesini gerektirmişti.
Tabi Fransa da boş durmadı.
Fransa Senatosu Başkanı Gerard Larcher, Cezayirlilerin
Fransa'ya girişi, ikameti ve istihdamına ilişkin 1968 tarihli Fransa-Cezayir
anlaşmasının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.
Eski Fransa Başbakanı Edouard Philippe de bir demecinde "Tabii
ki Fransa ile Cezayir arasında çok güçlü tarihsel ilişkiler var, ancak bugün
karmaşık ilişkilere sahip olduğumuz bir ülkeyle bu tür anlaşmaları sürdürmenin
artık haklı bir yanı yok" demiş ve anlaşmanın tekrar gündeme alınmasında
ısrarcı olmuştu.
Koşulların 1968’le aynı olmadığından hareketle değişmesini
istedikleri bu anlaşma o dönemde evet;Fransa’nın ihtiyaç duyduğu insan gücünün
bir sonucuydu. Ama aslında bana göre anlaşmanın gündeme alınmasındaki arka planda
yükselen aşırı sağın faşist baskısının olması..
Yorumlar
Yorum Gönder