Kayıtlar

Gazze Amerika’yı İsrail hegemonyasından kurtarıp dünyayı özgürleştirecektir.

  Gazze   Amerika’yı İsrail hegemonyasından kurtarıp dünyayı özgürleştirecektir. 1897 yılında Basel’de “Birinci Siyonist Kongre”yi düzenleyen Herzl hatıralarında şöyle demişti: “ Basel’de ben Yahudi devletini kurdum. Eğer yüksek sesle söylesem bana bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde veya kesin olarak elli sene sonra garantili olarak herkes bunu böylece bilecektir. Bir devletin kurulması, o devleti kurmak isteyen kimselerin iradelerinde mündemiçtir… Toprak sadece maddeden ibarettir. Devlet bir toprağa malik olsa bile, yine de mücerret bir mefhumdur. Kilise devleti vardır, toprağın bulunmaması bir şey ifade etmez. Aksi takdirde Papa’nın saltanatı bahis konusu olamazdı. Basel’de delegeleri tedricen bu devlet moduna hazırladım ve onlara kendilerinin bir ‘Millî Meclis’ olduklarını hissettirdim .” Herzl   bunu söylediğinde henüz ortada bir İsrail Devleti yoktu. Ama aslında o fiziki sınırları belirlenmiş bir devletten ziyade dünyanın her hangi bir yerinde var olarak ...

Teknolojik Feodalizm

  Teknolojik Feodalizm Yapa zekanın geldiği noktaya bakacak olursanız aslıda Ortaçağ’ın modern versiyonuyla karşılştığımızı anlarsınız. Hayatımızı planlamaktan tutudn kazançlarımıza, sosyal ilişkilerimize kadar hayatımızı şekillendiren bir çok olgu   teknolojinin yapay zekalarını   tekelinde bulunduran birkaç “feodal beyin” bizim için çizdikleri sınırlarla gerçekleşiyor. Tabi biz   Latinceden devşirdiğimiz ve adına “Global Dünya” dediğimiz bu küresel alanda geniş bir hareket alanına sahip olduğumuzu düşünüyor olabiliriz;ama gerçek olan aslında “dar alanda kısa paslaşmalar”la hayatımızı devam ettirdiğimizdir. Eğer teknolojinin feodal beyleri tarafından size“nasıl düşünmeniz gerektiğine” yönelik etkileyici örneklerle müdahale ediliyor ve bu müdahalenin sonucunda da yolunuzun sonu   dönüp dolaşıp onların dayattığı fikirlere çıkıyorsa hiç de geniş bir alanda hayat sürdüğünüzü düşünmeyin. Bu gü nün teknolojinin feodal beyleri diyebileceğimiz Musk, Zuckerberg, ...

"Anlaşma olmadığı sürece anlaşma da yoktur"

  "Anlaşma olmadığı sürece anlaşma da yoktur" Tüm dünyanın merakla beklediği   Alaska görüşmesi tüm dünyanın hayal kırklığıyla sonuçlanmıştı,daha doğrusu sonuçlanamamıştı. Avrupalı liderler ve Zelenski, Trump’ı Putin’in oyununa gelmemesi yönünde sık sık uyarsa d görüşme öncesinde   -eğer oyuna gelmekse- Trump bu oyunu gelmiş görünüyor. Bunu, toplantı sonrası yüz ifadesinden, mutsuz mimiklerden velhasıl vücut dilinden pekala anlayabildik. Çünkü Putin, Trump’a görüşmeden çok değil birkaç saat önce, haftalarca tekrarladığı “derhal ateşkes sağlanmalı” söyleminin üstüne buz gibi soğuk su içirdi. Bu “soğuk su”ya da bir isim verdi: Barış görüşmesi.. Evet;Putin ara adımları atlayarak kapsamlı bir barış anlaşması tavsiyesini Trump’a kabul ettirerek-hem de hiçbir ara karar aldırmadan- kendini zeki zanneden Trump’a şah çekti ve Trump piyonlarını harekete geçirmek için alelacele Avrupalı “dostlarıyla” irtibata geçme gereği duydu. Üstelik Putin bu görüşmede  Ukrayna'nın...

Putin Trump’ı “aptal” yerine koyamayacak;ama..

  Putin Trump’ı “aptal” yerine koyamayacak; ama.. Dış politikaya ilgi gösteren her kes Putin’le Trump arasında yapılacak ‘Alaska görüşmeleri’ni bekliyor. “Görüşmeler” diyorum çünkü yarın saat 22.00 gibi gerçekleşecek   görüşme   zannımca bir dizi görüşmelerin başlangıcı olacak. Nobel’e aday olmayı kafaya koymuş olan Trump’ın bu hamlesi dünya barışı açısından olumlu ancak ortada bir sorun var;Ukrayna ve taraf ülkelerinin bu görüşmeye katılmayacak olması.. Her ne kadar Trump ilk görüşmede bir anlaşmaya varılırsa ateşkes için Ukrayna’yı davet edeceğim dese de   imzaya kalan nihai belgeyi oluşturmak içen Ukrayna’nın hangi toprağını satacağı belli değil. Avrupalılar   “Trump Putin’in tuzağına düşmemeli” diye feryat etse de Putin’in Trump için “Amerikan liderinin Ukrayna'da barışa yönelik "oldukça enerjik ve samimi çabalar gösterdiğine inanıyorum” ifadelerini kullanması her şeyin şimdilik Putin için yolunda gittiğini gösteriyor;ve anlaşılan Avrupalıların ferya...

Putin Kafkasya’daki etkinliğini kaybediyor

  Putin Kafkasya’daki etkinliğini kaybediyor Karabağ savaşı başladığında Rus tarafı “Türkiye, açıkça Azerbaycan'ı destekliyor, bunu biliyoruz ancak bu bizim Ermenistan'ı Azerbaycan karşısında desteklediğimiz anlamına gelmiyor, durum böyle değil. Biz adil bir çözüm, ateşkes, çatışmaların son bulması ve her iki ülkenin bu gerginliği durdurmasını destekliyoruz” diyerek savaşta Ermenistan’ın yardım çağrısına cevap vermemiş ve tarafsız bir tutum izlemişti. Tabi bu durumda Azerbaycan Türk silahlarıyla Karabağ’ı almayı başardı. Halbuki bundan 5-6 yıl önce Ermenistan Başbakanı Serj Sarkisyan Rusya ile olan ilişkileri için “Ermeni-Rus stratejik ilişkileri, siyasi diyaloğumuzu güçlendiren yüksek düzeyde bir karşılıklı güvene dayanıyor.” Demişti.   Bu güven nedeniyle olacak ki Ermenistan ekonomisini büyük ölçüde Rusya’ya dayandırdı. Ermeni internet sitesi EVN Report, bir makalede Ermenistan’ın birçok stratejik alanda Rusya’ya ne kadar bağımlı olduğu tüm çıplaklığıyla belirtilmişti....

Siyonizm Uluslararası arenada yalnızlaştırılıyor mu?

  Siyonizm Uluslararası arenada yalnızlaştırılıyor mu? Ben 7 Ekim Aksa Tufanı harekatını “şartların olgunlaşmamasını, İslam dünyasının içinde bulunduğu ayrılıkçı durumu ve Batılı devletlerin İsrail’e olan sınırsız desteğini” göz önünde bulundurarak zamansız ve sonuçsuz kalacağını endişeli olarak düşünenlerdendim. Bu düşüncem aslında kısmen devam etse de yine de düşüncemin büyük ölçüde yersiz bir endişe olduğunu görmek açıkçası beni   buruk da olsa sevindiriyor; kurulduğundan beri İsrail’ en çok destek veren ülkelerin bir bir Filistin’i tanıyacaklarını söylemeleri ve “iki devletli çözüm” için gündem oluşturmaları bu buruk sevincimin nedenidir. 7 Ekim için kimlerin-Netanyahu, İran veya HAMAS- ne hesaplar yaptığı artık çok önemli değil. Önemli olan bu hesapların böyle giderse iyi bir yöne eviriliyor olması. Önce Fransa, sonra Kanada ve İngiltere.. İsrail’in giderek yalnızlaştığını gösteren en somut örneklerden biri, bu devletlerin birer birer Filistin’i   tanıyacakla...

Türkiye Ortadoğu’da tek egemen güç olma yolunda..

  Türkiye Ortadoğu’da tek   egemen güç olma yolunda.. Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki yerel seçim mitinglerden birinde “Türkiye sadece bölgesel bir güç olmaktan çıkıp küresel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyor” derken özellikle muhalefetimiz ve muhalefetimize gönül vermiş olanlar bunun hamaset olduğunu,seçim propagandası olduğunu düşünüyorlardı. Ama aslında bu tasarlanmış,hesaplamış vizyoner bir söylemdi.   16 Kasım 2022’de “ Butik devlet mi olacağız yoksa küresel aktör mü?” olacak başlıklı yazımda Türkiye’nin bölgesine sığmayacak bir vizyona sahip olduğunu ve bu yönde yoğun çalışmaların yapıldığını ve bu vizyona ulaşmanın silahlanmayla mümkün olduğunu yazmıştım;ve gelinen noktada Türkiye Yüz bin çalışanı ve 8 Milyar Dolar’ı bulan savunma bütçesiyle bölgesine sığmadığını göstermiş oldu. %85’leri bulan yerlilik oranıyla kendi tarihinde devasa bir bütçeye sahipolan Türkiye’nin bu atılımı elbette dikkatlerden kaçmıyor ve Türkiye’yi dikkate alınmak zorunda kalın...