Putin Trump’ı “aptal” yerine koyamayacak;ama..
Putin Trump’ı “aptal” yerine koyamayacak; ama..
Dış politikaya ilgi gösteren her kes Putin’le Trump arasında
yapılacak ‘Alaska görüşmeleri’ni bekliyor. “Görüşmeler” diyorum çünkü yarın saat
22.00 gibi gerçekleşecek görüşme zannımca bir dizi görüşmelerin başlangıcı
olacak.
Nobel’e aday olmayı kafaya koymuş olan Trump’ın bu hamlesi
dünya barışı açısından olumlu ancak ortada bir sorun var;Ukrayna ve taraf
ülkelerinin bu görüşmeye katılmayacak olması..
Her ne kadar Trump ilk görüşmede bir anlaşmaya varılırsa
ateşkes için Ukrayna’yı davet edeceğim dese de
imzaya kalan nihai belgeyi oluşturmak içen Ukrayna’nın hangi toprağını
satacağı belli değil.
Avrupalılar “Trump
Putin’in tuzağına düşmemeli” diye feryat etse de Putin’in Trump için “Amerikan
liderinin Ukrayna'da barışa yönelik "oldukça enerjik ve samimi çabalar
gösterdiğine inanıyorum” ifadelerini kullanması her şeyin şimdilik Putin için
yolunda gittiğini gösteriyor;ve anlaşılan Avrupalıların feryadı boşuna da
değilmiş..
Putin’in görüşme yaklaştıkça “nükleer silahların kontrolü
konusunda yapılacak bir anlaşmanın önemi”ne vurgu yapması da Alaska’ya giderken
Dünyaya “barış yanlısı” mesajlar vermesinin profesyonelce bir parçasından
ibaret;her ne kadar NOBEL’i alamayacak olsa da Trump için bir rakip olma olasılığını
kendinde görüyor olması ihtimal dışı değil(!)
Putin’in nükleer silahların kısıtlanması konusundaki sözde
ısrarı onu barış yanlısı bir lider konumuna getirir mi bilemem ama bu görüşmede
ve olursa yapılacak bir anlaşmada Kırım ve Ukrayna’nın doğu topraklarını
alacağı, bunun yanında Ukrayna’nın NATO üyeliği hedefinden vazgeçtiğine dair Trump’tan
garanti isteyeceği kesin.
Tabi Putin, Trump’ı tanıyorsa onu aptal yerine koymaması
gerektiğini de çok iyi bilir. Bu nedenle bu isteklerinin gerçekleşmesi
karşılığında Kiev’e yakın olup da işgal ettiği bir takım yerleri geri vermeyi
teklif etmeyi de ihmal etmeyecektir.Böyellikle aptal ve salak yerine konmayı namus
meselesi haline getiren Trump’ı bu psikolojiden uzaklaştırmak isteyecektir.
Aslında Putin’in eli güçlü. Uzmanlara göre, yaptırımalara
rağmen ekonomisi ayakta ve savaşı yıllarca sürdürecek parası mevcut.Uzmanlar bu
konuda haklı. Zira Rus gazına ve petrolüne ihtiyaç duyan ve el altından bu
ithalatı gerçekleştiren Avrupa ve Avrupalı şirketler bir yana, ambargoyu
açıktan delen Çin, Hindistan ve Kuzey Kore zaten Rus ekonomisini ayakta tutan
süper üçlü pozisyonundalar. Bu üçlü Rusya için yeter de artar ekonomik denge
için.
Tabi buna rağmen görüşmelerin ana temalarından biri de Batı
finans sisteminden çıkarılması olacaktır. Bu durumda dondurulmuş Rus paraları
ve yatırımları Rusya’ya akacağından bu durumdan Putin hiç olmadığı kadar keyif
alacaktır.
Trump da Ukrayna’nın minarellerini sömürdükten sonra insani
yönünü ön plana çıkarmak için savaşı durdurma adına kendisinin olmadığı bir
toprak parçasında taviz verme hakkını kendisinde görecektir. Zaten meselenin
minareller ya da değerli madenler olmadığını(!) göstermek için “hayat kurtarmaya çalışmakla karşılaştırıldığında
yer mineraller çok önemsiz" cümlesini kurdu saatler önce.
Her ne kadar Batı, Zelenski ve Amerika’nın “derin”i dediğimiz üçlü çete bu görüşmeyi engellemek
için var gücüyle çalışsa da görüşmenin gerçekleşeceği bir aksilik olmazsa kesin
artık. O halde Zelenski için yapılacak
tek şey “Putin’in blöfüne gelmeyin” şeklide uyarıda bulunmak olacaktır;ve
öyle de oluyor.
Ama ben yine de Ukrayna toprakları üzerinde bir anlaşmaya varacaklarını düşünmüyorum. Bu nedenle insanlığın tamamını ilgilendiren ve “insanlık adına” nükleer silahların kısıtlanması konusuna yönelmeleri ve 2010’da imzalanan ama uygulanmayan “Yeni START” ya da “Ynei başlangıç” ya da “Stratejik Saldırı Silahlarının Daha Fazla Azaltılması” anlaşmasının ikincisini ön plana çıkaracaklarını düşünüyorum.
Böylece Dünyadaki nükleer savaş başlıklarının yüzde 90'ından
fazlasını birlikte kontrol eden iki lider de anlaşamadığı konuları değil
insanlık adına anlaştıkları konuyu gündemde tutarak karizmalarını kurtaracaklardır.
Yorumlar
Yorum Gönder