-Ayan Olmak Devlet Adamı Olmak Değildir. Devlet Tecrüben Yoksa Alemdar Gibi, İster Âyan Ol İster Sadrazam Alırlar Canını Her An.- Alemdar Mustafa Paşa ----Bölüm 1---
-Ayan Olmak Devlet Adamı Olmak Değildir. Devlet Tecrüben Yoksa Alemdar Gibi, İster Âyan Ol İster Sadrazam Alırlar Canını Her An.-
----Bölüm 1---- İyi Okumalar-----
Saraya vardığında iş işten geçmişti. III.Selim’in öldürülmesine mani olamadığı için ateş püskürüyordu etrafına. Biran aklına şehzade Mahmut geldi. Adamlarına derhal onu bulmalarını emretti. Adamları zor bela Şehzade Mahmut ve annesini son anda öldürülmekten kurtararak Alemdar Paşa’nın yanına getirdiler. Boğuşma izlerini görünce Şehzadenin yüzünde, buna sebep olanların derhal öldürülmesi emrini verdi Alemdar Paşa.
Şehzade Mahmut’a zorbaların tahta çıkardığı IV.Mustafa’yı tahttan indirerek biat etti ve biat edilmesi emrini verdi. Artık Şehzade Mahmut ,II.Mahmut olarak tahta çıkmış oldu. Alemdar Paşa da Vezir-i azam olarak atandı.
Ancak bu mevki İstanbul’u ve devlet işleyişini çok iyi bilmeyen Alemdar için sonun başlangıcı olacaktı. Paşa,sadrazam mührünü alır almaz Yeniçerilerin pek de hoşuna gitmeyen icraatlara imza atmaya başladı. Örneğin devletin kudretini arttırmak için Sekban Ocağını kurdu, ardından “ocaklıların”(Yeniçerilerin) maaşlarında bir takım ve hoş karşılanmayacak değişikliklere gitti.. Bu bir nevi tasarruf mahiyetindeydi.
Bunlar tabi ki ocaklıları kızdırıyordu. Dönem maalesef bu kadar dürüstlüğü bir anda kaldırabilecek bir dönem değildi. Sadece ocaklılarla kalmayacaktı Alemdar Paşa. İlmiye için de bir dizi ıslahatlara gitti. Bu da ulemayı kızdırmaya yetiyordu. Devlet usullerini bilmeyen Alemdar Paşa yaptıkları ve yapacaklarıyla dönemin ağababalarını çoktan öfkelendirmiş ve harekete geçirmişti bile.
Alemdar’ın korkusuyla zorbaların pasif kalması III.Selim’den kalma devlet ricalinde bir rahatlama getirdi. Ama bu gafillik ve zevk-ü sefaya dalma derecesinde bir rahatlamaydı. Her ne kadar Alemdar hırsızları, rüşvetçileri sindirdiyse de bir süre sonra el altından bu işler götürülmeye başlandı.
“Devleti kurtarma iddiasıyla ortaya atılanlar esas davayı unutarak zevk ve sefaya daldılar” ve sonunda Alemdar Paşa gibi dirayetli birini de kendilerine benzetmeyi başardılar. O vakte kadar kadınlarla işi olmayan Alemdar Paşa, artık her gece eğlence mekânlarına uğrar oldu. Öyle ki onun zaafı haline gelmişti kadın.
Alemdar Paşa’nın yanlış bir kararla sürgüne göndermediği ancak, içten içe Alemdar'a kin besleyen Kazasker Hafit Efendi “Kamertab” isimli bir cariyeyle anlaştı. Hafit Efendi,cariyeye “ne yaparsan yap Alemdar’ın silahlarını çıkart. Din ve Devlete hizmet etmiş olursun ”şeklinde talimat verdi.
Kamertab istenileni yerine getirdi ve Alemdar’ı Divana silahsız göndermeyi başardı. Bu çok mu önemliydi? Evt çünkü “Rumeli ayanları nazarında silahsız gezmek ayıptı.”
Tabi herkes silahsız görünce Alemdar’ı, şaşkınlıktan dillerini yutacak gibi oldular. “Koca Alemdara bakın ne hale geldi” der gibiydiler bir birlerine.
Tarihçiler Alemdar’ın özünde iyi biri olduğunu, devlete sadakatle bağlı olduğunu ve de mert olduğunu, ancak seçtiği yoldaşlarının da bir o kadar yanlış kişiler olduğu önünde görüş beyan ederler.
Biz Alemdar’a dönecek olursak.
Ülkede yapılan tüm kötü işler, örneğin haksız idamlar, haksız sürgünler Alemdar adına yapılıyordu. Bu durumu Alemdar’ın kendisi de işin açıkçası çok önemsemiyordu. Ancak ocaklılar el altından fitne kazanını kaynatmaya başlamışlardı bile. Harekete geçmek için Alemdar’a destek veren diğer ayanların İstanbul’dan gitmelerini bekliyorlardı.
Nihayet bekledikleri ve Alemdar’ın oldukça yanlış kararını duydular ve buna çok sevindiler. Alemdar Onları İstanbul’dan göndererek çıkacak bir isyanı bastıracak bir gücü de yollamış oluyordu merkezden. Çünkü oluşturduğu Sekbanların sayısı sadece 3000 civarındaydı ve bu Yeni çeriler için çok da önemli bir sayı değildi.
Yeniçerileri harekete geçiren olay bir Kadir gecesi, Salı gecesi yaşandı.
Sadrazam iftar için Şeyhül İslam’ın konağına gitmişti. Dönüşünde kalabalık bir güruhu sekbanlar yol açmak için önüne gelenleri değnek ve kırbaçlarla dövmüşlerdi. Bu dövülenler Yeniçeri kahvehanesine gittiler ve orada durumu abartarak anlattılar. Galeyana gelen buradaki Yeniçeriler “kendimizi yedirtmeyiz” sloganları atmaya başladı. Ardından “Devlet ricali Yeniçerileri kaldırtmaya karar vermiş” dedikodusunu yaymaya başladılar.
Ocaklılar “dokuzuncu bölüğün kışlasında toplandılar ve Sekbanların daha fazla çoğalmasına mahal vermeden çare aramaya başlamaları gerektiği kararına vardılar.” Çarelerden biri suikast tertip etmekti. Ancak girişimden bir sonuç alamadılar.
Alemdar Paşa’nın ardı ardına yaptığı hatalar onu hazin sona hızla yaklaştırıyordu. Yaptığı hatalardan biri de askerini bir arada tutmamak, dağınık halde tutmaktı.
Alemdar’ın Bab-ı Ali’de yalnız olduğunu öğrenen Yeniçeriler Bab-ı Ali’yi basıp işini bitirmeye karar verdiler. Bunun için saat “7 gibi kışlalarına çıkıp Ağa kapısına vardılar.” Burada Yeniçeri ağası Mustafa’yı kendilerine yardımcı olması için ikna etmeye çalıştılar. İkna edemeyince de hemen orda idam ettiler.
Bab-ı âli’ye sessizce yürüdüler. Alemdar’ın bulunduğu köşkü sarmaladılar ve saman döküp ateşe verdiler.” Alemdar derhal askerine işaret verdiyse de askeri çok dağınık olduğundan ve bir talimat almadığından yerlerinden ayrılmadı.
Askerin dağınıklığını başta Alemdar olmak üzere diğer devlet adamlarının içinde bulunduğu gaflette ve daldıkları sefahatta aramak gerek...
Yorumlar
Yorum Gönder