Siyaset..
”Siyasetçiler halkın o anki desteğini alabilmek için
gelecekle ilgili büyük projelerden bile vazgeçerler. Kendileri daima ülkeden
daha önemlidir. Onların kuş beyinleri geleceğin önemini kavrayamaz.”(Hitler)
Siyaset..
İyi Okumalar
Kendimi bildim bileli sade vatandaşlar “siyaset” kavramından
hep kaçınmışızdır. Aslında kaçındığımızı sanmışızdır. Çünkü o mekanizmadan
kaçarken bile öne sürdüklerimiz, siyaset kültürünün söylettiği (bitarafa
makul,diğer tarafa makul olmayan) gerekçelerdir.
Peki neden “siyaset yapma!” diyerek bu kavramı yaşamın bir
parçası olmaktan çıkarıyoruz? Ya da neden kendimiz gibi düşünmeyenle “siyaset
yapmam” mantığıyla oturup tartışmıyoruz?
Siyaseti “şeytanlaştıranlar” esasında siyaset kavramını
ortaya atanlar değil ki! Bu kavramı şeytanlaştıranlar siyasi aktörlerin
bizatihi kendileridir.
Oysa, kavram, bir sanattır. Neyin sanatı? Sorunlara pratik
ve akıllı çözüm üretme sanatı tabiki..
Bizler, siyaseti, karşımızdakinin görüşünü değiştirmenin,
onu etkilemenin -üstelik bunu yaparken de retorik söylemlerle yapmanın- yegâne
yolu olarak gördüğümüz için, siyasetten algıladığımız, nahoşluk olmuştur.
Bu kavramın kökeninin esasında Arapça “siyasa”dan geldiğini
biliyor muyuz? Anlamı ne peki?
At ya da deve yetiştirip eğitmek. “Seyis” kelimesini ve
anlamını bilmeyeniniz yoktur!
Her halükârda,bir yeteneği ifade ettiği açık.
Osmanlı’da daha ilginç bir anlam kazanmıştır: Birini (ki
devlet görevlileri olur genelde) ölüm cezasına çarptırma suretiyle kamu
düzenini sağlamak olarak algılanmış ve kullanılmıştır; “siyaseten katl”sözünü
çok duymuşsunuzdur az da olsa tarihle ilgileniyorsanız..
Bizim toplumumuzda ilginç bir şekilde, “politika” kavramı “siyaset”
kavramı kadar itici değildir; oysa “politika”
kavramı “siyaset” kavramın eş anlamlısıdır. Polis
(Yunan Medeniyeti’nde,kent-site) kökünden türeyen Politika (politics)
Eski Yunan Medeniyeti’ndeki “kent&site”
yi yönetme becerisi ve sorunlara çözüm bulma uğraşı olarak ortaya atılmıştır.
Antik Çağ’ın ünlü filozofu Aristo (MÖ 384-MÖ 322), “Politika”
adlı eserinde bu kavramı ele alırken, bireyin de politik bir yapıda olduğunu
ileri sürmüş ve insanoğlu için “zoom politikon” tabirini kullanmıştır;yani
insanoğlu için, “politik bir hayvan” demiştir.
Ama neticede aiyaset ve politika kavramlarının özünde farklı
anlamlar yoktur ve bu anlamlar çıkışları itibari ile oldukça masum ve
kirlenmemiştir.
Peki siyasetin kirlenmesi en belirgin bir biçimde ne zaman
veya kiminle başladı? Tabi ki Makyal’in ortaya attığı son derece bencil bir
doktrinle; Makyavalizm’le..
Amaca ulaşmak için her yolu mubah sayan bu anlayışla
devletler, dolayısıyla devleti yönetenler, kısa yoldan köşeyi dönmek için her
türlü “fırıldağı” çevirmekten geri durmamışlardır.
Başlangıçta ekonomik hırsların getirdiği “fırıldaklıklarla”
ve başka ülkelere yönelik olarak varlığını hissettiren bu anlayış, zaman içinde
kendi toplumları için kullanılır hale gelmiş ve günümüze kadar gelen “kirli siyaset ”in temelini oluşturmuştur.
Bu nedenle günümüzde siyaset yapanlar kişisel ihtiraslarını,
demokrasi, hizmet ,özgürlük, refah gibi söylemlerle veya ideolojik ön
yargılarla örten, ihtiras sahibi kişiler olarak görülmüştür.
Toplumun, siyasetçiyi bu şekilde okuması, tamamen toplum
bireylerinin siyaset algısıyla ve bu algıyı toplumda oluşturan “kirli siyaset”in
aktörleriyle ilgilidir.
Eğer bir siyasi aktör, topluma yalan ve yanlış bilgiler
dışında hiçbir yararlı bilgi sunmuyor ve de toplumun faydasına yönelik olumlu
katkılarda bulunmuyorsa, siyasetin toplum bazında bu şekilde algılanması gayet
doğal bir durumdur.
Bu tip siyasetçileri ”Siyasetçiler halkın o anki desteğini
alabilmek için gelecekle ilgili büyük projelerden bile vazgeçerler. Kendileri
daima ülkeden daha önemlidir. Onların kuş beyinleri geleceğin önemini
kavrayamaz.” Şeklinde tanımlayan ve Adolf Htler’e atfedilen bu cümle oldukça
manidardır ve günümüz(Dünya genelinde ve ülkemizde) bazı siyasetçilerin özetidir adeta.
O denli ihtiras sahibidir ki siyasetçilerin büyük bir kısmı,
“hasmının” ölümünü (siyaseten, bazen de gerçkten)isteyebilme veya kabullenebilme
rahatlığıyla yaşayabilirler.
Yapılan en ilkesiz hamleleri, “siyaseten yapma” kılıfına
uydurarak kendini masumlaştırma veya ilkesizlikleri meşrulaştırma çabası, en
çok başvurulan yollardan biridir. Ancak bu tür siyasetçilerin bu yolla,kısa
vadede elde ettikleri kazançları, uzun vadede onları yok olmaktan
kurtarabilecek yeterlilikte değildir.
Son cümleyi Falih Rıfkı Atay’a bırakarak yazıyı
tamamlayalım:
“Politikacılık kanserine tutulan Türk partilerinin bir büyük
eksiği var: vatanseverlik! Vatanı her türlü hırsların üstünde tutmak!”
-Fkd-
Yorumlar
Yorum Gönder