Çizmenin Topuğunu Kırmıştı ki.. Otranto Seferi..


 

Çizmenin Topuğunu Kırmıştı ki..

Otranto Seferi..

Tarihin Eylül aylarından biriydi yine. Fatih Sultan Mehmet, Hristiyanların hayatını kabusa dönüştüren bir hamle yapmıştı;Otronto’yu almıştı.

Çizmenin topuğunu kırmıştı..

 

11 Ağustos 1480 i gösterdiğinde Osmanlı gemicileri İtalya’nın güneyindeki Pulya bölgesine, Pulya’nın limanı Otranto’ya vardılar. Sultan’ın kızıl elması için ilk ve çok önemli bir adım olacaktı bu varış.

“Yıldırım Bayezid’in “Atıma, yemini Roma’daki Sen Piyer Kilisesi’nin mihrabında yedireceğim” dediği söyleniyordu.”

Fatih de bu Kızıl Elma hayalini, “sanacağını Notre Dame Katedrali’nin kulesine dikerek gerçekleştir

mek” istiyordu.

Fatih İstanbul Kuşatması sürecinde  ustalıkla  uyguladığı siyaset stratejisini bu sefer sürecinde de uygulamayı başardı. Venedik’le anlaşarak bir döneme kadar denizlerin efendisi olan bu devletin tarafsız kalmasını ağladı.

Başarması durumunda Hristiyan dünyası için yıkımla sonuçlanacak bu sefer sürecinde Venedik gibi bir Hristiyan devletin tarafsızlığını sağlaması, Fatih’in siyasetinin hayal bile edilmeyecek derecede ustaca olduğunu göstermeye yeterdi.

Normal şartlarda Adriyatik’in karşı kıyılarıyla sınırlı kalmasına alıştığımız Osmanlı deniz seferleri bu defa bi hayli uzak mesafeleri kendine hedef olarak belirlemişti.

Fatih, -günümüz teknolojik imkânlarına rağmen bir çok liderin dünyadaki gelişmeleri takip edemediğini düşünürseniz- o dönemin imkansızlıklarına rağmen dünyanın uzak yerlerindeki gelişmeleri takip edip her daim pusuya yatmasını bilmişti.

Nitekim seferin başlamasından hemen önce Papa IV. Sixtus ve Napoli Kralı I. Ferdinand arasında Medici ailesinin etkisindeki Floransa’yı ele geçirmek amacıyla akdedilen ittifak neticesinde Floransa, Venedik, Milan ve Ferrara yönetimleri ortak hareket etmeye karar verdiler. Napoli kralı ile Floransa kuvvetleri Toskana’da savaşa tutuştu.

Bu durum pusuda bekleyen “kurt”un dişlerini gösterme zamanının geldiğini gösteriyordu. Ama acele etmemeliydi..

Önce Gedik Ahmet Paşa’yı Güney İtalya’ya hâkim bir üs konumundaki Avlonya’ya sancak beyi tayin etti. Avlonya sefer için en uygun yerdi.

Osmanlı kuvvetleri için planın ilk hedefi bu sahil şeridiyle İtalya arasında kalan Zanta, Kefalonya ve Ayamavra adalarını ele geçirmekti.

Bu adalara sefer düzenlenmesindeki bir diğer etken de  Ayamavra, Zanta, Kefalonya adalarını prensi olan ve Osmanlı’ya her yıl bu adalar için vergi veren Loredano Tocco’nun Napoli Kralı Ferdinand’ın akrabasından biriyle evlenmesiydi.

Bu evlilikten doğacak yakınlaşmayı ve Prens’in olası şımarıklığından çekinen Fatih bu adalara gözünü dikti.

Sancak beyliği yanında aynı zamanda kaptan-ı deryâ olan Gedik Ahmed Paşa kumandasındaki donanma fazla zorlanmadan bu üç adayı 1479’da aldı.  Loredano kaçmaya başararak Napoli'ye gitti.   Böylece asıl hedef için sağlam adımlar atılmış oldu.

Kaynakların bildirdiği Osmanlı gemi sayısı ortalama 130 civarındaydı. Otranto Napoli Kralı I. Ferdinand’a bağlıydı. Ancak bu sırada Otranto’yu idare eden Ferdinand’ın oğlu Calabria Dükü Alfonso şehirde değildi.

Sonradan imdada yetişmek için kale önlerine gelen Alfonso mağlup edildi. Geldiği gibi geri dönmek zorunda kaldı.

Tursun Bey’in aktırdığına göre şehrin surları İstanbul surlarını andırmaktaydı. Bu nedenle Osmanlı kuvvetleri başlangıçta epey zorlanmışlardı.

“Otranto muhafızlar teslim oldular (11 Ağustos 148o). Ahmet Paşa orasın tahkim ile kendisine üs yaptı.”

Türkler artık İtalya’ya da ayak basmıştı. Vatikan’ın uykuları kaçmış, uyanıkken bile kâbus gören Papa ve kardinaller adeta dünyanın sonunun geldiğini düşünmüşlerdi.

Otranto alınmıştı. Ancak “İsa” adeta Papa’nın ve Hristiyan Dünyasının imdadına yetişmişti;1481’in Mayıs’nda Fatih Sultan Mehmet Kızıl Elma hayalini tam olarak gerçekleştiremeden vefat etti.

Sultan Mehmet’in ölümü üzerine Ahmet Paşa, yeni Padişah İkinci Bayezid'in daveti üzerine, kaleye sekiz bin kadar seçme asker ve bir buçuk sene yetecek erzak ve savaş için gerekli olanları  bırakarak Avlonya sahiline geçti oradan da kara yoluyla Bursa’ya geçti.

Hristiyan Dünyası rahat bir nefes almıştı. Yaptıkları duaların karşılık bulmasından memnun kalmışlardı. Papa’ya bağlılık bir kat daha artmıştı.

Peki kalede durum ne?

Otranto'daki Türkleri oradan çıkartmak için Napoli Kıralı, damadı olan Macar Kıralı Matyas Korven'den de yardım istemişti.

Macar Kıralı Türklerle savaşmasını bilen iki kumandan idaresinde iki bin süvari göndermişti; bunlarla beraber kaleyi ablukaya aldılar.

Fatih Sultan Mehmet’in ölümü asker arasında duyulmuş ve gelecek yardımdan da ümit kesilmiş olduğundan, hayat ve silahlarına ilişmemek şartı öne sürerek kaleyi teslim ettiler; “Kıral, kaledeki muhafız yeniçeri ve süvarileri ahde muhalif harp esiri olarak alıkoyarak kendi seferlerine iştirak ettirdi.”

Sonrasından Beyazıt ile Kıralı Ferdinand arasında karşılıklı elçi yollanması iki hükümdarın barış içinde birbirine yaklaşma niyetinde olduğunu gösterir bize. Aralarında yapılan ahitnamede Kıral, teklif ettiği ahitnâmesinde dostluğa ve barışa sadık kalacağıma yeri göğü yaradan Allah'a ve dört kitap üzerine and içmekteydi.

Kralın Sultan Beyazıt’a yolladığı mektupların girişi cümlesi Osmanlı’nın büyüklüğünü gözler önüne sermekteydi. Ki Beyazıt Dönemi esasında sönük bir dönemdi. Mektupların giriş cümlesi “Yedi iklim padişah Sultan Bayezid ulu azametlu padişah kim sensin mağribin ve maşrikin padişahı..” şeklindeydi.

Fatihin ölümü ve Beyazıt’ın acele ve yanlış kararı Hristiyan Dünyası’nın büyük bir felaketten kurtarmıştı. Kararların doğru alınması durumunda belki de tüm dünya tarihinin seyrini değiştirecek, en az İstanbul’un Fethi kadar önemli gelişmelere sahne olacak bir dönüm noktası yaşayabilirdi dünya.

Ancak çok ilginçtir ki:

Tarih boyunca Roma’yı almaya kalkan kralların nerdeyse tamamı alma arifesinde ölmüştür.Got kralı buna örnektir. Ardından Attila’nın almaktan vazgeçmesi buna rağmen kısa bir süre sonra ölmesi, Fatih’in, alma arifesinde genç yaşta ölmesi gibi..

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..