“Türkiye Cumhurbaşkanı diplomatik akrobasi yapıyor”

Türkiye Cumhurbaşkanı diplomatik akrobasi yapıyor

Krizlerden Fırsatlar Doğuran Liderlik..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içi siyasette neredeyse her sorundan lehine sonuçlar çıkarma kabiliyetini sevenleri de sevmeyenleri de iyi bilir.

 Yurt içindeki bu kabiliyetini, iç bedbahtlardan arındıktan sonra dış politikada göstermesi çok şaşırtıcı değil aslında.

15 Temmuz sonrası “iç” ve  “içerdeki dış miharklar”dan “arınma” sürecini belli oranda tamamlayan  Cumhurbaşkanı’nın, askeri güç unsurlarını belli bir olgunluğa getirdikten sonra dış siyasette adından söz ettirmesi bizim açımızdan beklenen, Batı için şaşırtıcı bir durum.

Nitekim Fransız Le Monde gazetesinde yayınlanan bir makalede Erdoğan için “yakalanması zor ve enerjisi tükenmez bir lider” diye bahsettiğini okuduğumda “tükenmez ve yakalanamaz olduğunu yeni mi anladıız!”  diye söylenmeden duramadım tabi.
Gazetenin yer verdiği yazıdaki en gurur verici cümle “Türkiye Cumhurbaşkanı diplomatik akrobasi yapıyor” cümlesiydi.

Akrobasi benzetmesine, “en deneyimli diplomatları kıskandıracak bir rahatlıkla Rusya ile Ukrayna arasındaki barışı sağlayan kişiye; ve Doha'daki Dünya Kupası'nın açılışı sırasında Mısır cumhurbaşkanı Abdel Fattah Al-Sissi'nin iki elini gülümseyerek sallarken, büyük cömert efendiye dönüşüveriyor” şeklinde açıklık getiriyor.

Sn. Erdoğan’ın, kendi ülkesinin dışa olan bağımlılığını minimum düzeye getirmenin özgüveni ile hareket ettiği kesin..

Bu özgüvenle, dünyadaki adaletsizliği “dünya 5’ten büyüktür” anlayışıyla dile getirirken, muhataplarınca o dönem Türkiye’sinin, “dünyanın 5’li çetesi’ne karşı hiçbir şekilde karşılık vermeyeceği düşünülmüş, ya da bu söylemin gelip geçici hamaset dolu cümleler olduğu değerlendirilmiş olmalı ki pek ciddiye alınmamıştı.

Ama gelinen noktada “dünyanın 5’li çetesi” Erdoğan’ın o dönemlerde ne demek istediğini anlıyor gibi..

Nitekim Fransız gazete “Türk devlet başkanı, heybetli bir özgüvenle alt üst olmuş bir dünya düzeninin kusurlarına dalmayı başarıyor.” Şeklinde bir değerlendirme yaparak aslında Erdoğan’ı ne kadar ciddiye aldıklarını gösteriyordu.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nden Soner Çağaptay'ın tanımladığı gibi, "engellere göğüs germe ve öngörüleri bozma" tarzıyla dünya, C. Başkanı Erdoğan’ı daha çok tanıyacak..

Özellikle İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinde bu “tanıma” hız kazanacak;bundan emin olun.

Nitekim bu gün (8 Aralık) Biden’ı ziyaret eden İsveç Dış işleri Bakanı ile görüşmelerdeki ağırlıklı nokta Türkiye’nin tavrı olmuştu. Türkiye’nin olası bir reddi onlar için  kabus olsa gerek.

Nitekim New York Times’daki bir değerlendirmede "Erdoğan ABD ve İsveç'ten tavizler koparmaya ve Rusya ile de hesaplaşmaya çalışıyor. Ve bunu adeta alaycı şekilde yapıyor" cümlelerine yer verilirken, öfkenin ve çaresizliğin resmi çiziliyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada son zamanlarda yaptığı manevralar için muhalifleri “u dönüşü yapıyor” yorumları yapsa da esasında sayın Erdoğan konjonktürel ittifakları en iyi uygulayan lider konumundadır. 

Nitekim çok daha önceleri komşularıyla iyi ilşkiler, Türkiye’ye yönelik çifte standartların görmezlikten gelindiği ölçüde ilerlemekteydi.

Bu “görmezlikten gelme”nin nedeni ise Türkiye’nin sahip olamadığı askeri ve siyasi güçtü. Uygulanan çifte standartlar ve haksızlıkların ve de Türkiye’yi manda yönetimiyle yönetme gayretlerinin artık bir noktada son bulması gerektiği dönem işte “komşularla sorunlu” olduğumuz dönemdi. 

Sorunlar Türkiye’nin belli bir güce,-mesela savunma sanayii alanındaki bağımlılığın azalmasına- belli bir olgunluğa erişimine kadar, dahası sorunlu olduklarımızın kapımızı çalmasına kadar “sorunlu” olmaya devam etti.

Son tahlilde Türkiye belli oranda güce, ve özgüvene sahip olduktan sonra sorunları kendi lehine çözme girişiminde bulunmaya başladı ve bu girişim sorun yaşanan ülkelerle artık siyasi ilişkilerin kurulmasıyla mümkün olacaktı;öyle de oldu ve olacak.

Elbette iç siyasette muhalefetin iktidarı tamamıyla olumlaması düşünelemez;zaten böyle bir olumlama muhalefetin varlık gerekçesine aykırı..Ancak;gelinen bu noktayı bir “u dönüşü” olarak değerlendirmek ülkemizin sahip olduğu “ikna gücünü” küçümsemek anlamından başka bir şey ifade etmez.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..