Post-Modern Kolonyalizm/Neo-Kolonyaliz
Post-Modern Kolonyalizm/Neo-Kolonyaliz
Biz sömürgeleşmekten bahsederken bazıları askeri güç
kullanarak yapılan “eski sömürge
geleneği”ni kast ettiğimizi zannederek “olur mu öyle şey, hangi çağda
yaşıyoruz” diye akıllarınca bilmişlik taslamaktan geri durmazlar.
Aslında bizim Neo-Kolonyalizm dediğimiz yeni sömürge
zihniyetinin hedeflediği de tam da bu; zira sömürdüklerine ”Olur mu öyle şey”
dedirtmek sömürgeciler için hedefe ulaşmanın ilk ve önemli basamağı olmuştur.
O nedenle
“Neo-kolonyalizm”i biraz açmakta fayda var;Neo-kolonyal sistemde eskinin
askeri müdahalesiyle direk bir sömürgeciliğin yapılmadığını, bunun yerine "kapitalizmi, kürrselleşmeyi, "kültür emperyalizmini" kullanarak dolaylı
ve zamana yayarak daha profesyonelce yürütülerek hissettirmeden yapıldığını
anlatmakta da..
Günümüz dünyasında her devletin, her milletin, hatta her
bireyin birbirlerine bir şekilde bağımlı kılındığı ve adına da “küreselleşme”
dendiği bu dünya düzeni(Gloabal dünya) Neo-kolonyalist sistemin giriş kapısı
gibidir.
Bu kapıdan sonraki adım da sömürülenin sömürüldüğünün
farkında olmamasını sağlamaktır. Bunun sağlanması için de neyin suç olması
gerektiğine karar verenlerin kendileri olması gerektiği fikrini zihinlere
işlemek çok önemlidir. Böylelikle sömürgeciliğin bir suç olarak görülmesi engellendiği gibi
anti-sömürgeciliğin de “gelişmenin önünde en büyük engel” olarak görülmesi
sağlanır.
Bu oldukça profesyonelce işlenir kamuoyu zihnine;dolaylı ve
kapalı yollarla.. Öyle ki zamanla sömürge sahibi değilmiş gibi bir izlenim uyandırırlar
ama eski sömürgelerini, yönetenleri yönetme yoluyla kontrol etmekten
vazgeçmezler. Ve sömürülen devletlere, sadece siyasi bağımsızlıkla yetinmeleri
gerektiği usulünce dikta edilir.
Siyasi bağımsızlıkla
bağımsız bir devlet olmanın gururunu yaşatırlar ama esasında emperyalizmin,
bağımlılığın ve “gizli sömürgeciliğin” kurbanı olmuşladır.
Bu Postmodern Emperyalizmin sonuçlarının en bariz görüldüğü
yerlerden biri olarak Gana’yı örnek verebiliriz. Bağımsızlıktan sonra
Gana’nın ilk başkanlığını yapan Kwame Nkrumah, sömürgeciliği sürdürmek için emperyalizmin
yetişmiş ekonomik tetikçilerinin gayretiyle ülkede, emperyallerin kontrol ve
denetiminde modern işletmeler açmıştı. Geliriyle tüm hakları sömürgeci güçlerin
kasalarını dolduran işletmeler yapılırken başkan “özgürlük” söylemlerini her
zamankinden daha çok tekrar ediyordu.
Zaten Fransız düşünür Jean-Paul Sartre’nin “; “..aralıksız
bir şekilde İnsandan bahsederken onunla karşılaştığı her noktada onu
katleden…tüm insanlığı boğan Avrupa’yı hadi terk edelim” şeklindeki isyanı de,
Avrupa sömürgeciliği ve Hümanizm arasındaki aldatmacaya karşı bir isyan
niteliğindeydi.
Sömürülmek istenen devletlerin toplumları psiko-sosyal
yönleriyle sömürülmeye hazır bir kıvama getirildiğinde, olgunlaştırıldığında
artık sıra bu ülkelere gönderilecek iyi yetişmiş ekonomik tetikçilerdedir.
Bu tetikçilerin kullandıkları sahte finansal raporlar,
kaynaksız para akışları, rüşvetler, montajlanmış görüntü ve ses kayıtları,
manipülasyona açık ekonomik tahminler gibi araçlar peyderpey sabırla devreye
konur. Sömürdükleri ülkenin sözde en büyük vatanseveri olmayı büyük bir
ustalıkla başarırlar.
Oysa tüm gayeleri görev aldıkları ülkede ısrarla teşvik
ettikleri yatırımları kendi ülkelerinin ticari çıkarlarına uygun hale
getirmektir. Kapitalist piramidin en tepesinde olan bular; aklınıza gelebilecek
her olumsuzluğu ülkesinin çıkarına uyarlamak da bunların asli görevidir.
Savaşlardan, seri silah üretiminden, yüzbinlerce insanın yiyecek yokluğundan,
kirli sudan ya da” tedavi edilebilir hastalıklardan” ölmesinden çıkar sağlamak
için eğitilmişlerdir.
Yöntemleri Post-modern olsa da Kolomb’un Amerika’sında
benimsenen sömürgeci anlayış hiçbir zaman değişmemiştir.
Bu anlayışın uygulanması özellikle sömürgeci güçlerle güçlü
bağlantıları olan ve onların çıkarlarını gözeten bir yönetimle iş başında
kalmayı başarabilen diktatör yöneticilerle biraz daha kolaylaşmıştır.
Nitekim diktatörlerin
ülkelerindeki her türlü yatırım (baraj,yol,elektirik,tünel havalimanı vb)
emperyal şirketlerin verdikleri borçlarla yapılmış ve şart olarak da tüm projelerin kendi mühendislik ve inşaat firmaları tarafından
yapılması şartı getirilmiştir. Böylelikle; verdikleri borç ve faizlerle,
projelerin stratejik bilgilerine sahip olmakla ülkeyi tamamen kendilerine
bağlamayı başarmışlardı.
İşlerini zorlaştıran yöneticiler için ise şantajlar işe yaramazsa
suikastlar genelde işe yaramıştır. Arbenz’in, Musaddık’ın, Allende’nin Omar
Torrijos’’un suikastlerle ölümleri sadece birkaç örnektir. Yakın zamanda
bölgesel emperyallerin planlarını alt üst edip de emperyalistlerin öldüremedikleri tek anti emperyalist
lider ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dı.
Esasında 15 Temmuz darbe girişimi gibi CIA destekli girişimler
emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet etmek için oluşturulan şirketokrasiye boyun eğmeyi reddedenlerin karşılaşmaktan
kaçamayacağı girişimlerdir.
Son tahlilde;Postmdern kolonyalizm insanı; barış , güvenlik,
özgürlük ,demokrasi, ve insan hakları sçylemleriyle sinsice sarmalar ve
teknolojinin getirdiği olanaklarla kendini görünmez kılar. Fakat
bilinçli,vatan,millet ve dini değerlere sadık kalındığı sürece mazlum milletleri asla hegemonyasına
alamazlar,mankurtlaştıramazlar..
Yorumlar
Yorum Gönder