Rus Tahılı İçin Türk Koridoru

 

                                             Rus Tahılı İçin Türk Koridoru

Putin-Erdoğan görüşmesinin Türkiye aleyhine olumsuz sonuçlanmasını bekleyenlerin heveslerini kursağında bırakacak açıklamalar Rus tarafından gelmeye devam ediyor. Ama buna rağmen halen bu görüşmeye yönelik “Türkiye’nin itibarı zedelendi” mealindeki yaklaşımların inatla sürdürülmesini anlamak mümkün değil. Biraz ülke itibarına verdikleri değeri kendi itibarlarından bir adım önde tutsalar ve sadece ama sadece “var olanı” yazıp çizseler sorun kalmayacak. Neyse meselemiz bunlar değil zaten.

İki lider daha önce birkaç kez Soçi’de bir araya gelmiş ve önemli kararlar almıştı. Ama bu görüşme bir başka önem taşıyordu. Çünkü Putin tabir yerindeyse “gemileri yakmış” ve tahıl sevkiyatını ve koridorunu AB ve ABD’nin sorumluluklarını yerine getirmediğinden bahisle kesin olarak kapatmıştı.

Ama Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda Putin’i ikna etmekte kararlıydı. Çünkü tahılın Odessa üzerinden dünyaya transferinden çok Türkiye’nin bu yolla hem para, hem de nüfuz sağlaması açısından bu konu önemliyi. Zaten Odessa üzerinden gidecek bir tahıl sevkiyatı da ne Rusya’nın ne de Türkiye’nin kontrolünde olurdu; kontrol ABD’nin elinde olurdu. O nedenle C. Başkanı için  bu tahılın Türkiye haricinde hangi koridorla sevkiyatından çok Türkiye’nin tahıl merkezi veya deposu olması ilgilendiriyordu; nitekim tüm çabası da bu yönde..

Tabi konjonktür daha önceki görüşmelerin olduğu konjonktür gibi değil artık. Kremlin AB yaptırımlarına karşı dünyaya e  biraz da haklı olarak bir ceza vermekte kararlı; çünkü AB ve ABD her zaman “alan taraf” olmakta ısrar etmekte..

Bu kör düğümü kendi lehine evirmek isteyen C. Başkanı’nın, ülkesinin tahıl için bir üs olmasına yönelik planı vakit kaybetmeden devreye alındı. Ama Putin’i ikna etmek bu defa oldukça zor olacaktı.

 Sn Erdoğan’ın Batı medyasında ve siyasetçisinde yer edinen “inatçı adam” izlenimi sanırım meyvesini verdi ve Rusya ile Türkiye, Rus tahılının Türkiye üzerinden işlenerek Afrika ülkelerine gönderilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna göre;

1-İlk sevkiyat 1 milyon ton tahıl olacaktı

2-Rusya’nın ihracat kapasitesi ihracat potansiyeli 60 milyon tondur. Türkiye'nin payı yaklaşık yüzde 14 olacak ve bu da yine yaklaşık olarak 4.6 milyon tona tekabül ediyor.

3-Tükiye bu hareketliliği BM ile koordine edecek. (Nitekim C. Başkanı bunu sosyal medya hesabında da dile getirmişti)

4-Türkiye sadece kuru tahıldan değil aynı zamanda Türkiye’de işlenecek olan tahılın un makarna gibi çıktılarından da nemalanacak.

Her ne kadar Rusya açısından çok da getirisi olmasa da bu anlaşmanın, en azından Rusya, savaştığı Ukrayna’yı dünya tahıl ticaretinin dışına atmış oldu.

Türkiye’nin kazancı bununla bitmiyor tabi zirve sonucunda.

 Zirvede Gaprom’un Türkiye'de “gaz üssü” kurmasına yönelik komisyonun oluşturması da kararlaştırıldı. Eğer bu hayata geçerse Türkiye’nin kazancının dışında Rusya AB ülkelerini oldukça zorlayacak. Hatta İngiltere Hollanda ve Almanya’daki merkezlerde fiyatı belirlenen gaz fiyatının Türkiye’de belirlenmemesi için bir sebep de olmayacak.

Zirve sonucunda Rusya’nın Kuzey Kıbrıs’ta konsolosluk açması da Erdoğan’ın ayrı bir siyasi başarısı olmuştur.

Bu gelişmeler Türkiye’yi hem tahıl hem e gaz merkezi yaparsa eğer, Türkiye’yi AB’ye karşı mücadelesinde zorlu bir süreç bekleyecektir. Üstelik her iki ülke dış ticaretlerinde kendi para birimlerini de kullanırsa mücadelenin zorluğunu ve Türk tarafı açısından “zevkini” oturup izleyin..

Ama ülke çıkarları hangi bloktaysa o blokta yer almak da rasyonel dış politikanın gereğidir ve bu “gereklilik” oldukça profesyonel şekilde yapılmaktadır.

Her ne kadar ülkemizde yayın yapan ama “ülkesine yabancı bazı medya”da yapılan değerlendirmelere baktığımızda, bu değerlendirmeleri yapan analizciler(!) “hayalindekine aşık olan insanlar” misali kendilerince olumsuz bir beklenti içerisindelerse de bunun tam tersini gördüğümüz, yaşadığımız onlar açısından acı bir gerçek. Putin'in Erdoğan'ı nasıl karşıladığı ve hazırlattığı yemek masasında kuş sütü de dahi olmak üzere özenle hazırlanmış pahalı yemeklerin sıralandığı masayı söylemiyorum bile 

Yani onlar için söyleyeceğim; az da olsa milli çıkarları kendi çıkarımızdan üstün tutmayı denemekte fayda var..

Şimdilik bu kadar..

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..