..Oysa Putin ‘in geleceği için ne kehanetlerde bulanmışlardı!
..Oysa Putin ‘in geleceği için ne kehanetlerde bulunmuşlardı!
Siyasette işinize yarayacak bir çok şeyin doğru olmasını
dilersiniz.Ama dilemek o dilediğiniz şeyi “doğru” yapmaya yetmiyor. Bu iç
siyasette de dış siyasette de geçerli bir kuram.
Bu arada konum iç siyaset değil. Ama yine de yukarıda
söylediklerimden ‘iç siyaset de kendine pay çıkarsın!’ derim..Konum Putin..
Yıllarca Rus Devlet Başkanı hakkında komplo teoriler ileri sürüldü.Hatta bu komplo teorilerine kendini kaptıran o kadar geniş bir “Avrupa kitlesi” oldu ki onu sosyal medyada devirmeye bile kalktılar.
Neler söylemediler ki savaşın başlamasından bu yana: “Günleri sayılı” dendi, Oligarklar tarafından bir saray darbesiyle” indirileceği söylendi,Batı yaptırımlarının Putin’e nefes aldırmayacağı dile getirildi defalarca,hatta Putin’in başbakanlığını yapmış olan ve şuanda sürgünde olan Mikhail Kasyanov bile 2022’de "Üç veya dört ay içinde çok önemli bir değişiklik olacağına inanıyorum" diyerek Putin’in etkisinin kırılacağını söyledi..
Ama sonuç: Kendisi sürgünde ve Putin
herzamankinden daha güçlü şekilde iktidarda.
Ukrayna askeri istihbarat teşkilatı başkanı Kyrylo Budanov
da bir kehanette bulunmuş ve şöyle demişti 2022’de: “Uzun zamandır
hastaydı; Kanser olduğuna eminim. Çok çabuk öleceğini
düşünüyorum. Umarım çok yakında..”
Sonuçsuz kehanetler,hayal kırıklığı yaşatan umutlar birer birer söndü gitti. Hatta son olarak “rahmetli” Wagner patronu Yevgeny Prigozhin'in isyanına büyük umutlar bağladılar o da olmadı.
Şimdi, "dokuz ay sonra, Putin'in iktidardaki kontrolü her zamankinden daha sıkı ve
Joseph Stalin'i geride bırakarak Rusya'nın çarlardan bu yana en uzun süre
hizmet eden hükümdarı olma yolunda ilerliyor."
Batı beslemeli sosyal medya kahramanlarının hevesleri “öyle ya da böyle” yapılan seçimlerle kursaklarında takılıp kaldı.
Kahramanlıkları boşa kürek sallamaktan ibaret kalacaksa eğer,Putin gibi bir “tiran”ın başlarına neler getireceğini az çok tahmin etmeliler.
Bunun için İngiltere'nin Berkshire kentindeki
evinde ölü bulunan Boris Berezovski'den, Putin'in zindanlarında on yıl hapis
yatan Mikhail Khodorkovski'ye kadar olan muhalif ve darbe heveslilerin akıbetine
bakmak yeterli olacaktır.
Putin’in"Berlin hastası"dediği Navalny’nin başına geleni de dış siyasetle ilgilenenler az çok bilir. Sonrasında Putin’in bu ölümü “üzücü olay” olarak değerlendirdiğini de..Ama ilginçtir hiçbir zaman timsah göz yaşları akıtma gereği duymadı.
Navalny’nin Batı yardımıyla sosyal medyayı iyi kullandığını
biliyoruz. Hatta bu konuda kendisine Avrupa Parlamentosu tavsiyelerde bile
bulunmuştu.Ama tüm uğraşlar Navalny ile birlikte buharlaştı gitti. Ama Batı
medyası halen ısrarla sonuç almadığı yöntemlerine devam ediyor. Bu da başka bir
ilginç nokta. Muhtemelen kıyıda köşede
kalmış muhalif kırıntılarının moralini yükseltme çabası içinde olsalar gerek..
Ne yaparlarsa yapsınlar Putin’in sisteme yıllarca ince ince işlediği
desenleri bozamayacaklar. Asalında kendileri
de bunu çok iyi biliyor. Son çare olarak da kiralık katilleri olan DEAŞ’ı öne
sürmeleri bu çaresizliğin bilincinde olduklarının bir göstergesi.
Bu aralar yeni bir muhalifi dopingleme peşindeler; eski
Rus milletvekili Ilya Ponomarev’i.. Ponomarev şu anda Kiev'de yaşıyor. Adeta
Roma lejyonu gibi bir birliğe sahip olduğu söyleniyor. 2000 kişiden oluşan
muhalif bir birlik.Bunlar gönüllü milis gücü olarak kendilerini
tanıtıyorlarmış.
“ “İnsanlar silahlara dokunmazsa bu bizi hiçbir yere
götürmez. İnsanlar hiçbir şey yapmamak için her zaman bahaneler bulacaktır
ama bizim savaşmamız gerekiyor” diye açıklama yapan Ponomarev hedefine ulaşır
mı bilemem ama “görünen köye kılavuz gerekmez” sözümüzü ona benimsetmekte fayda
var. En yakınları bile bu tür bir ayaklanmanın başarıya ulaşmayacağını
söylüyor ısrarla.
Ama Batı’nın bu Rus muhalifine yüklediği “gaz”ın vanası
sonuna kadar açık olunca o da bu “gazı” Putin’in sahip olduğu gaza karşı
kullanmaya oldukça meraklı. Oysa kendi devletinin rejimini ve sistemini en iyi
kendisinin bilmesi gerekiyor.
Açıkçası Batı’nın tek umudu var:Rusya’nın Ukrayna savaşında
hezmite yaşaması. Bunun dışında hiçbir unsur Putin’in sahip olduğu gücü ve
yüksek enerjiyi milimize edemez. Bu umut da son zamanlarda yok olup gidiyor.
Nitekim ABD’nin Ukrayna’yı yalnız bırakması, Kremlin’de Masa’nın en uç
noktasına konulmayı hazmedemeyen Macron’un Napolyonvari çıkışlarındaki acziyeti,Almanya’nın
Rus gazına olan bağımlılığından kurtulamaması ve çakma Hitler tafralarına
bürünmesi bunun göstergesi.
Batı’nın klasik taktiğidir menfaatine aykırı görülen her
kişiyi “diktatör” ilan etmek, ve onu tirajı en fazla olan gazetelerde manşet
yapmak.
Bunu biz kendi ülkemize yönelik saldırılarda da gördük. Tabi Putin’in ülkesinden tek ve en büyük farkımız demokrasimiz.
Onun dışında ona
yapılan görsel işitsel ve fiziksel tüm saldırıların birebirini yaşadık. Ama
şeffaf demokrasiden taviz vermediğimiz içindir ki ülkemizi ve Başkanımızı her
fırsatta “tiran” ve “diktatör” ilan edenler kısa süre zarfında zikzaklar çizip
aynı gazetelerin aynı sayfalarına çok farklı manşetler attılar.
Aslında Putin’e bu doğrultuda bir önerimiz olabilir. Bu
öneriyi bu savaş ortamında ne kadar dikkate alır bilemeyiz ama savaş sonrası
için çantasında bulundurmada fayda var.
Yorumlar
Yorum Gönder