Amerika’nın yapay tehditi:İran
Amerika’nın yapay tehditi:İran
Ortadoğu devlet destekli uluslararası terörizmin “staj alanı”
haline gelmiş durumda. Bu staj alanını en iyi değerlendiren iki ülke:İsrail ve
İran.
Bu iki devletin bir birleriyle sürtüşmesi sosyal medya
videolarındaki, engel olduğu sürece birbirlerine havlayan köpeklerin engel
kalkınca birbirlerini görmezlikten geldiği görüntülerin uluslararası
alandaki gerçekliğini yansıtıyor.
İran’ın tarihten bu yana terörizmi devamlı surette birtakım amaçları uğruna bir
araç olarak kullandığını biliyoruz. Böyle bir devletten İslam dünyası adına bir
adım beklemek hayalden öte cahillik derecesinde ir iyimserlik olur. İran’ın bu
politikası Soğuk Savaş’ın “dehşet dengesi”nden itibaren çok daha fazla kendini
hissettirir oldu.
İran’ın varlığını terörizme bağlaması çok da garipsenecek
bir durum değil. Özellikle devriminden
bu yana Türkiye’nin bölgesel güç olmasını engellemek adına PKK Terör Örgütü’ne
verdiği desteği hepimiz biliyoruz. Son yıllarda
PKK’nın etkinliğinin azalması İran’ın bölgesel güç olma hayalini sekteye
uğrattğı kesin. Bu nedenle farklı bir gerginlik stratejisi ile bunu telafi
etmesi gerekli ve nitekim İsrail üzerinden, daha da kötüsü dindaşları üzerinden
bir telafi etme yoluna gittiği açık.
İsrail ve Amerika ile kamuoyu önünde güç yarışına girip kükremesi,
ancak kapalı kapılar ardında sahibine
yaranmaya çalışan kedi misali mırıldanmasını biz değil Amerika’nın önceki Başkanı
Trump dillendirdi zaten.
“İran bizim hedeflerimizi vurmadan önce bizi
bilgilendiriyordu” şeklindeki açıklaması kapalı kapılar ardındaki “onursuzluğu”
açık şekilde her iki devlet için ortaya koyuyor. Ve Bu devletler bölgedeki
varlıklarını anlaşmalı gerginliklere borçludurlar.
Bu nedenle ne İran’ın Ortadoğu’daki Amerikan üslerine
saldırısına-Amerikan üssü Kule 22’ye yapılan saldırı gibi- karşı Amerika
doğrudan cevap verir,ne de İran Amerika’nın bölgedeki İran beslemeli oluşumlara
karşı yaptığı 150’den fazla saldırılara doğrudan cevap verir. Sadece askeri ve
siyasi kapasitelerini ölçme aracı olmaktan öteye gitmeyecek karşılıklar verilir
o kadar..
Her biri üzerinde farklı stratejik hesaplar besleyen
örgütleri desteleyen İran’ın aslında bu örgütlerle Amerika ve İsrail’in bölgede
tutunmasına yardımcı olduğunu anlamayan varsa bence çok değil kısa bir okuma
yapsa hiç fena olmaz.
Evet;Şii teolojisini iyi kullanarak irili ufaklı bir çok
örgütü finanse eden İran’ın bu örgütlerin her biri üzerinde farklı stratejik
hedefleri vardır. Tıpkı PKK’ya sağladığı destekle Türkiye’nin bölgesel güç olmasını
engelleme hedefi gibi. Tabi Türkiye hedefini
istediği biçimde sonlandıramasa da Irak’ta etkin olma hedefini istediği
biçimde sonlandırmayı başarmıştır. Bunun yanına Lübnan’ı (Hizbullah’la)
Aganistan’ı ( Fatımiyyun Tugaylarıyla) Pakistan’ı (Zeynebiyyun Tugayı’yla) Yemen’i(Ensarullah Örgütü
ile) hatta Ürdün’ü de kontrol ettiğini düşünürsek hedeflerindeki başarı oranı
bir hayli büyük;vebüyük resme baktığımızda da İslam coğrafyasının kan ve gözyaşı
ile sulanmasındaki etkisi..
Tüm bunlara baktığımızda İran’ın Ortadoğu’da yayılmasının
bir sınırı yok. Bu sınırsızlık halini de kesinlikle yapay tehdit unsurları olan
Amerika ve İsrail’e borçludurular. Bu “yapay tehdit” olma tamamen karşılıklıdır.
İsrail ve Amerika için de İran bölgede yapay bir tehdit olmaktan öte bir şey
değildir.
Tehditlerin yapay olanı son olarak İsrail’in Şam’daki İran konsolosluğuna
saldırısı ile bir kez daha “yaratıldı.” Ve alışık olduğumuz bir kükreme duyduk
İran’dan:Misliyle karşılık verceğiz.”
Tabi bu kükremenin Beyaz Saray’ın duvarlarında kedi
mırıltısına döndüğünü söylemeye gerek yok. İsrail de hem kendi hem de dünya kamuoyunun önünde “kanı akıtılmış
bir masumlukla” ama aslında hiçbir şekilde İran’ın saldırmayacağını bilerek bu
yapay tehditi olabildiğince büyütüyor.
Eski Başbakanlarından Naftali Bennett’in “İran bir terör
ahtapotudur. Başı Tahran'da, dokunaçlarını İsrail'in ve Ortadoğu'nun dört bir
yanına gönderiyor.” Sözünden hemen sonra “İran’ın gerçek bir tehdit olduğuna
inanmıyorum” şeklinde cümle kurması neyin ne olduğunu bize gösteriyor aslında.
Ama yine de İsrail’in de bu yapay tehditi büyüterek hedefine ulaştığını görebiliyoruz, çünkü
İsrail kamuoyu Hamas’ın ve İran’ın yok edilmesi konusunda eskiden olduğundan
daha istekli ve ısrarcı. Aynı hedefe İran’ın da ulaştığını, en azından kendi
kamuoyunda “safları sıklaştırmasından” anlayabiliyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder