Amerikan sopası bu defa kuşatmayla gösterilmek isteniyor.

 

Amerikan sopası bu defa kuşatmayla gösterilmek isteniyor.

Sıradan vatandaşlar olarak bizler haklı olarak ekonominin zorluklarıyla  mücadele ederken aslında gelecekte bizi daha zorlayacak ve sıkıntıya düşürecek gelişmeler yaşanıyor dış politika arenasında; tabi önlem almazsak..

Bizi zorlayacak gelişmelerin başında Amerika’nın çeşitli anlaşma ve üslerle Türkiye’yi kuşatması yer alıyor tabiki; ve bu kuşatmanın gelecekte bizi tekrar tam anlamıyla Amerikan hegemonyasına sokacak adımlardan öte bir amaç gütmediği açık. 

Tabi ki ekonomik, teknolojik , askeri ve siyasi rakibi Rusya açısından tehdit amaçlı olduğunu da göz ardı etmiyoruz ama bizim için mesele ülkemiz..

Peki hangi gelişmeler?

Öncelikle Amerika Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne 1987 yılından beri uyguladığı silah ambargosunu yaklaşık 2 yıl önce kaldırmıştı. Bu bir başlangıçtı yukarıda belirttiğim çekingenlerimiz için önemli bir adımdı.

Ama daha öncesinde Amerika Yunanistan’la “Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması” imzalamış ve bu anlaşma ile ABD Yunanistan’daki 4 üsten faydalanma hakkını elde etmiş ve vakit kaybetmeden buraya gerekli teçhizatı konuşlandırmıştı. 

ABD bu anlaşmanın 1990’daki anlaşmanın bir devamı olarak gösteriyor ama biz bu anlaşmayla nelerin amaçlandığını pekâlâ biliyoruz.

Yunanistan’a ait gerek Dedeağaç’taki Yannuli Kışlası’nın, gerek Georgula Kışlası’nın gerekse Girit’deki Suda Üssü’nün Türkiye’ye yakın oluşu hiç de tesadüfi bir durum değil ve bunu tehdit olarak görmemek de cahillik ve aymazlıktan öte bir şey değil.

Amerika’nın yapmak istediğini anlamak istemeyen bizdeki “aymazlara” karşın Yunanistan’da muhalefetin bu anlaşmalara itiraz ettiğini düşünürsek aslında bizdeki aymazlığın ne boyutta olduğunu daha iyi kavrarız;zira Yunan ana muhalefet partisi Radikal Sol İttifakın (SYRIZA) Lideri Aleksis Çipras, "ABD bir yandan operasyonları için Yunanistan'ı değerlendirmek istiyor ama öte yandan Türk-Yunan sorunlarına karışmamak adına adalara da herhangi bir şekilde karışmıyor." Değerlendirmesini kendi ülkesi adına yapabiliyor.

Bu gün dünya genelinde 800’den fazla üssü olan ABD’nin bu yolla kendisine yönelik her türlü  tehdidi bertaraf etmeyi amaçlamanın yanında Amerikann çıkarlarına aykırı davranacak olan devletlere de bir göz dağı verme amacı güttüğünü biliyoruz.

Bunun en somut örneğini Ortadoğu’da görebiliyoruz. Bir avuç katilden oluşan terör devleti İsrail’e İslam coğrafyasının tepkisiz kalmasının en büyük sebebi de bu Amerikan üsleri olmuştur.İşte; eğer gereken önlemleri almazsak, yanı başımızda ülkemizi adeta ABD kapanında kıskaca alan bu girişimler de bizi Ortadoğu devletleri gibi çaresiz bırakacağı kesin.

Her ne kadar Yunanlılar ABD’nin Türkiye’yi kuşatma girişiminden memnun kalsalar ve kendilerine “Türk tehdidi”ne karşı güven de hissetseler de Amerika’nın bitmek bilmeyen istek ve arzuları karşısında bunalıma gireceklerinden eminim.

Bu gün, onların deyimiyle “Türk tehdidi”ne yönelik bir rehavete kapılıyor olabilirler ama bu Akdeniz işgalini kendisine yönelik bir tehdit olarak algılayan rakibi Rusya’nın yarın Yunanlılara neler yapacağını kimse kestiremez.  Amerika’ya,Ülkesini kullanarak sağa sola göz dağı verdiren Yunanlılar hem Türkiye hem de Rusya ile ileri vadede nasıl bir gelecek tasavvur ediyorlar sanırım o kısmını çok da düşünmüş değiller.

Yunanlıların girişimine benzer bir girişimi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de yaptı.

Amerika 1987 yılından beri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uyguladığı silah satış kısıtlamaları 2020 yılında kısmen, 2021 yılında ise tamamen kaldırılmıştı.

Zaten daha önce de -17 Ağustos 2023 tarihinde- ABD 6. Filosu’na bağlı bir güdümlü roket destroyeri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bir limanını sözde olağan bir ziyarette bulunmuş, Türkiye de bu ziyaretten ötürü duyduğu rahatsızlığı kendilerine iletmişti.

Şimdi ise Amerika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle sözde “güvenlik endişeleri nedeniyle” "İkili Savunma İşbirliği Yol Haritası" anlaşması imzaladı. Ve bu anlaşmayı Pentagon  "Avrupa ve Doğu Akdeniz'in istikrar ve güvenliği için önemli" diyerek dünyaya duyurdu. Açıklamasında da ““Avrupa ve Doğu Akdeniz’in genel istikrarı ve güvenliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi için hayati öneme sahiptir. Bu bölgedeki güvenlik zorluklarının karmaşıklığı ve gelişen doğası, barış, istikrar, demokratik ilkeler ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için benzer düşünen ortaklar arasında savunma ve güvenlik konularında dikkatlilik, katılım ve yakın iş birliğini zorunlu kılmaktadır… “ cümlelerine yer verdi.

Şimdi soru şu: Bu bölgede Avrupa ve Doğu Akdeniz’in istikrarını tehdit edecek olan kim?

Karadeniz’in kuzeyine sıkıştırdıkları Rusya mı, üsler kurarak adeta hayvan sirk gösterilerinde kullandıkları Yunanistan mı yoksa her açıdan Amerikan çıkarlarına aykırı davranıp onun askeri ekonomik ve siyasi emperyalizmine boyun eğmemek için çabalayan Türkiye mi?

Muhtemelen sorunun cevabı “Türkiye” olacaktır. Ve bu durum Türkiye için oldukça önemli ve ciddi bir durumdur. Türkiye bunun farkında. Bu konuda gerek ön gerekse arka kapı diplomasisi devrededir muhakkak. Gelecekte, geçmişte olduğu gibi bu coğrafyada bizi pasif durumuna düşürme konusunda başarısız olacaklarını umuyorum. Türkiye bu “başarısızlığı” sağlamak zorundadır. Aksi halde Beyaz Saray’da Amerikan sopası yine ve  her daim Türk milletine gösterilecektir.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..