İsrail-Lübnan anlaşmasının iç yüzü..
İsrail-Lübnan anlaşmasının iç yüzü..
İsrail ve Lübnan sözüm ona Amerika’nın baskısıyla anlaşmaya varmış ve
silahlar susmuştu. Yıllarca on binlerce çoluk çocuk kadın yaşlı ölümlerinden
kendisi sorumlu değilmiş gibi kameralar karşısında “dünyanın kurtarıcısı”
edasıyla açıklama yapan Biden Türkiye’yi
de hatırlama lütfunda bulunmuştu.
Peki ne oldu da Hizbullah ile Siyonist rejim masaya oturup
anlaşma metninin altına imza attı?
Bir defa en büyük etken “gelirsem savaşı birkaç haftada bitireceğim”
diyen Trumpp’ı fazla yormamak için(!) atağa kalkan Biden’ın baskısı yahut
taahhüdü oldu.
Biden yönetiminin en büyük taahhüdünün, İsrail ordusu için
hayati öneme sahip ve daha önce kısıtlanan bazı teçhizatlara yönelik kısıtlamaları
kaldırma ve bu “kısıtlamaların” da kamuoyunun bilmediği gayri resmi kısıtlamalar
olduğu söyleniyor.
Bu ”gayri resmi
kısıtlamalar” ABD’nin İsrail’i kontrol
altında tutma adına önemli adımlar olmalı. Kamuoyuna yansıyan silah yardımları
dünyaya “İsrail’in yanındayız” mesajının verilmesi açısından önemli olduğu gibi
bu bahsedilen resmi olmayan kısıtlamaları içeren teçhizatlar da İsrail’in
kontrol edilmesi açısından önemli tabi ki.
Bunların yanında anlaşmaya varılması halinde İsrail’in çok istediği
ama Amerika’nın vermeye yanaşmadığı gizli tutulan bazı silahların verilebileceği Amerika
tarafından İsrail yönetimine bildirdiğini bir İsrail medyası kaynaklarından
öğrenmiş durumda.
Hizbullah ile yapılan anlaşmanın bir “bedeli” olarak imzalanan Amerika-İsrail gizli anlaşması hem
mevcut silahların yeteneklerini önemli ölçüde iyileştiren geliştirme
modüllerini hem de Washington'ın daha önce transfer etmeyi reddettiği tam silah
sistemlerini kapsıyor.
İsrail lehine olan bu gelişme, daha önce İsrail askeri
operasyonlarına karşı İsrail ordusuna zorluk çıkaran veya İsrail ordusunun zayiat
vermesine sebep olan engelleri aşma yolunda önemli bir adım olduğu açık.
Tabi bu arada Kudüs ve Washington'daki güvenlik ve
diplomatik yetkililer, çok sayıda mühimmat kategorisi, top ve tank mermisi,
hassas güdümlü silahlar, temel yedek parçalar ve düzinelerce Caterpillar D9
zırhlı buldozer de dahil olmak üzere çok çeşitli kritik askeri malzemelerin
artık sağlanacağını dillendirmeye başlamış durumda.
Özellikle İsrail’de yeterli derecede bulunmayan Buldozerlerin
tedariki İsrail ordusunu epey rahatlatacağa benziyor. Çünkü bu Buldozerler,
özellikle “operasyonel rotaları temizleme ve tuzaklı yapıları etkisiz hale
getirme” konusunda muharebe operasyonlarında önemli bir rol oynuyor.
İsrail ordusunda yeterli sayıda olmamasının sebebi HAMAS’ın
özellikle bu Buldozerleri hedef alıp imha etmiş olmasıdır. Çünkü bu araçlar Gazze şeridinde İsrail ordusunun
yolunu açıp engelleri ortadan kaldırıyordu.
ABD ve İsrailli yetkililer
çok garip şekilde Hizbullah’la yapılan anlaşmadan çok Amerika ve İsrail
arasındaki bu anlaşmadan mutlu ve mesutlar. Yoksa Hizbullah’la yapılan
anlaşmanın hiçbir anlamının olmadığını gayet iyi biliyorlar.
Biden’ın bunu yapmasında Trump’ın da etkisi var elbette.
Zira Trump ve danışmanları, çatışma sırasında İsrail'e yönelik askeri desteğe
getirilen resmi olmayan kısıtlamaları sürekli eleştiriyorlardı. Zaten Trump ve
ekibi seçim yarışının başlangıcından itibaren gerek askeri gerek se diplomatik
kanalr üzerinden İsrail ile diyaloglarını yoğun şekilde sürdürüyorlardı. Ve
koltukları devralmadan önce her türlü yardım ve kısıtlama ile ilgili çok detaylı brifingler aldıkları da
biliniyor.
İsrail’i shalara daha güçlü ve daha da canice döndürmeyi
amaçlayan bu anlaşma ile İsrail şimdiden tedarik edecekleri silahların ve teçhizatın
uzun listesini yaptı. Ve “daha fazla nasıl öldürürüz”e yönelik yoğun toplantılar
da yapmaya başladılar.
Ama önce 7 Ekim’in gösterdiği Gazze sınırındaki zaaafiyeti
ve Lübnan sınırındaki yetersizliğe yönelik tedarik edeceklerini Amerika’dan
istemeye karar verecekler gibi,çünkü İsrailliler göründükleri kadar güçlü ve
güvenlikte olmadıklarının farkına varmış durumdalar.
Demir kubbe’den tutun çeşitli füze bataryalarına kadar
mevcut olan tüm savunmalar halihazırda aşılır durumda olunca güvenlik
endişeleri kat kat artan İsrailliler şimdi İsrail-LübnanAnlaşması’nın karşılığı
olarak yeni bir hava savunma platformu için
Amerika’ya müracaatta bulundular bile. Uzmanlara göre değerlendirilen
birincil platform ise Lockheed Martin
şirketi Sikorsky tarafından üretilen ve silahlarla donatılabilen Black Hawk
helikopteri.
ABD Özel Kuvvetleri, 1991'den beri Black Hawk'ın silahlı bir
versiyonunu kullanıyor ve ilk olarak Körfez Savaşı sırasında konuşlandırıldı. Helikopter
hem saldırı görevlerine hem de silahlı sınır savunma operasyonlarına hizmet
edebiliyor.
Bu helikopterlere silah yerleştirme denemeleri başarıyla
sonuçlanmış ama İsrail’in silahlı konseptten yararlanılmasına izin
verilmemişti.
İsrail’in Lübnan’a saldırmaya başlamasından bu yana geçen birkaç
aylık süreçte 100 kadar İsrail askeri ve yine 50 civarında İsrailli sivil ölmüş
tabi bunun yanında Lübnan’da ölen Lübnanlıların sayısı 3 Bin civarında. Şimdi
buna rağmen İsrail’in bir ateşkes anlaşmasına yanaşması normal koşullarda çok
mantıklı gelmiyordu zaten. İşte yukarıda bahsettiğim taahhütler bu
mantıksızlığı biraz mantıklı hale getiriyor.
Ve korkarım ki,
İsrail şimdiye kadar uyguladığı canilikten çok daha fazla bir canilik ve mevcut
gücünden çok daha fazla bir güçle öldürmek için yeniden sahalara dönecek.
Zaten Netanyahu’nun “bu anlaşma bize zaman kazandıracak ve eksikliklerimizi
giderme fırsatı verecek” demesinden bunu anlayabiliyoruz.
İsrail gibi haydut ve eşkıya bir devletin imzalayıp uymayı
taahhüt ettiği belge, ıslak imzalı olsa dahi bu devlete güvenmek abesle
iştigalden öte saflık olur.
Hizbullah ve HAMAS’ın bu anlaşmanın bir barış değil ateşkes
anlaşması olduğunu unutmaması gerekiyor. Nitekim Hizbullah bu noktada bir açıklama yaparak “direnişe devam”
edeceklerini deklara ettiler. Zaten anlaşma özünde Hizbullah ile değil Lübnan’la
yapıldı. O nedenle Netanyahu “Hizbullah anlaşmaya uymazsa tekrar vururuz”
uyarısını yapmayı ihmal etmedi.
Yorumlar
Yorum Gönder