Gorbaçov’un alkolle mücadelesi..

 

Gorbaçov’un alkolle mücadelesi..

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov..Sovyetler Birliği’nin son lideri. Ukrayna kökenli yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve zamanla siyasette hızla yükselmişti..

Kendisi iktidara geldiğinde çok şeyler yapmak istiyordu.

 Kendisinin dediği gibi: İyi büyük işler..

Özellikle Sovyet ekonomisini canlandırmak onun belki de tek öncelikli hedefiydi.

Yalnız ortada büyük sorun vardı. Ruslar gencinden yaşlısına,erkeğinden kadınına hemen hemen hepsi alkol bağımlısı gibiydiler. Bu toplumsal bir sorundu;dahası ekonomik bir sorun.

Gorbaçov’a göre, işçi sınıfının alkol bağımlılığından kaynaklanan “düşük çalışma disiplini”, Batı’nın ekonomik güç olarak Sovyetlerle aralarındaki uçurumu kapatma nedenlerinden bririydi;hatta en önemli nedendi.

Ülkede çok ciddi bir alkol tüketimi vardı ve u tüketim her geçen gün artarak devam ediyordu.

Örneğin; Devrimden önce ve Stalin döneminde ülkede kişi başına düşen alkol tüketimi yılda beş litreyi geçmiyorken, 1984'te bu rakam 10,2 litreye ulaşmıştı. Ve bunlar sadece kayıt altına alınanların rakamıydı. Kaçak içki de hesaba katıldığında bu rakam 14 litreyi geçiyordu.

Gorbaçov bu sorunla ilgili bir rapor istemişti uzmanlardan. Tabi alkolik olmayan uzaman bulmak da zor olsa gerekti. Neyse ki alkolden uzak duran ve aklı yerinde analiz ve çıkarımlar yapabilen uzmanları buldu ve bir rapor istedi Sovyet toplumunun gidişatı konusunda..

Ortaya çıkan rapordan çıkan sonuç: Toplumda alkol tüketiminin yüksek olması, cinayet ve intiharların artmasına, yaşam süresinin kısalmasına ve doğum oranlarının düşmesine neden olduğu sonucuydu. Aslında 80’li yılların başlarında benzer şekilde böyle bir sorunun tespiti yapılmış ama bu soruna yönelik tedbir alma cesareti gösterilememişti.

Bunun en büyük nedenlerinden biri de belki de   bütçe gelirlerinin aslan payını alkollü içeceklerin oluşturmasıydı.  “Çarın hazinesi bile sarhoş parasıyla besleniyordu.” Der Rus düşünürler.

Bu duruma veya bu soruna birilerinin el atması kaçınılmazdı artık.O da Gorbaçov oldu. Ve  “Sarhoşluğa karşı mücadele et.” Sloganın yapacaklarının yazıldığı listenin başına ekledi.

7 Mayıs'ta SBKP(Sovyetler Birliği Komünist Partisi ) Merkez Komitesi ve SSCB Bakanlar Konseyi "Sarhoşluk ve alkolizmin üstesinden gelmek için alınacak tedbirler hakkında" bir karar  kabul etti.

Belgede yetkililere “sarhoşluk, alkolizm ve kaçak içkiye karşı mücadeleyi kararlı bir şekilde güçlendirme” ve toplumsal ahlaksızlıklara yol açan “neden ve koşulları ortadan kaldırma” yükümlülüğü getiriliyordu.

Ve 16 Mayıs'ta "Sarhoşluk ve alkolizmle mücadelenin güçlendirilmesi, kaçak içki satışının ortadan kaldırılması hakkında" bir kararname yayınlandı.

Böylece, kamusal alanlarda alkollü içki içen veya "insan onurunu rencide edecek şekilde sarhoş halde" görünenlere 30 rubleye kadar para cezası verildi. Aynı şeyi iş yerinde yaparken yakalanırsanız ceza 50'ye kadar çıkıyor, patronlar içinse bu miktar 100'e kadar çıkıyordu.

Kaçak içki, çaça, arak, dut votkası, ev yapımı püre ve diğer sert alkollü içeceklerin satın alınması 30 ila 100 ruble arasında para cezasıyla cezalandırıldı.

Gazeteler “"Ayıklık hayatın normudur" şeklinde manşetlerle sürece destek verdiler. Ülkede, geniş çaplı bir harekât başlatıldı. Alkol karşıtı önlemler halk arasında yasaklama olarak adlandırılsa da, gerçekte ülkede böyle bir şey yoktu. Şarap tamamen yasaklanmadı, ancak erişim önemli ölçüde kısıtlandı.

Alkol üretimi üç yılda yarı yarıya azaldı. Sonuç olarak bir şişe votkanın fiyatı üç katına çıktı üç rubleden dokuz rubleye.

Aynı zamanda alkolsüz bir alternatif de sunuldu: yeni kafeteryalar, soda ve meyve suyu otomatları ve kvas tankları. İnsanların boşalan parayı harcayabilmeleri için tüketim malları "normun üzerinde"diye satışa sunuldu.

Kitlesel bir eylem başlatıldı. Örgütlerde ayıklık toplulukları oluşturulmuştu.  Bu “ayıklara” katılım zorunluydu;ayık olmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak adına.. Polis, halkın destekçileriyle birlikte sokaklarda sarhoşları yakalayıp onları ayılttırma merkezlerine gönderiyor, ayrıca kaçak içki satıcılarını da avlıyordu.

Kuralları ihlal edenlere disiplin cezaları verildi. Maaşları ve ikramiyeleri kesildi. Tekrar suç işleyenler hastane ile hapishane arası bir yer olan tıbbi emek sanatoryumuna gönderildi. Alkole inatla devam edenler için dikenli tellerle çevrili “ıslah yerleri” hazırlanmıştı. Oralarda “ıslah” ediliyorlardı.

Ama tüm bu çabalara rağmen gençleri ikna etmek en zor olanıydı. Düğün salonlarında veya düğünlerde alkolün yasaklanması homurdanmaları beraberinde getirmişti. Ama hiç olmazsa yetkililer kontrole gelene kadar herkesin ayık olması sağlanıyordu.

Yapılanlarla toplumsal yozlaşmanın bir nebze önüne geçilmişti ama bu girişim ortaya çok ciddi bir sorun bırakmıştı:Devletin gelir kaybı..

 Alkolsüz alternatif, bütçe gelirlerindeki kaybı telafi edemedi.Zira petrolden umulan gelir elde edilememişti. O dönem petrol, varil başına 12 doların altına düşmüştü.

Bunun yanında başka bir sorun daha vardı. Alkol satan nadir yerlere akın akın insanlar yığılıyor, belirlenen saatte içmek için alkol almak adına işe geç gitmelerin  önü alınamıyordu.

“İçki barınakları” oluşturulmuştu adeta. Polis buralara pek uğramıyordu hatta kılık değiştirerek gelip bu barınakta votka yudumlayan polislerin haddi hesabı yoktu.

1987 yılına gelindiğinde kaçak içki üretimi daha önce görülmemiş boyutlara ulaşmıştı. Bu şekerin de ciddi anlamda tüketilmesi demekti. Zira o yıl damıtıcılar 1,4 milyon ton şeker kullanmışlardı.

Bu durum ülke ekonomisine ciddi zararlar verdi, milyarlarca ruble gelir kaynağı elde eden organize suç örgütleri her yerde cirit atmaya başladı. Sıradan vatandaş açısından ise durum ciddi bir şeker kıtlığına yol açtı.

Bu kısıtlamanın getirdiği bir diğer acı sonuç da uyuşturucu bağılılarının artmasıydı; ülkede kayıtlı uyuşturucu bağımlısı sayısı dokuz binden 20 bin kişiye çıkmıştı.

Bun anlatılanlar uygulamanın olumsuz souçlarıydı.

Olumlu sonuçları da Resmi istatistiklere göre, 1985-1987 yılları arasında SSCB'de 5,5 milyon bebek doğdu. Bu sayı, önceki 20 yıla göre her yıl 500 bin daha fazla. Alkol kaynaklı ölümler yüzde 56 oranında azalmıştı. Erkeklerde yaşam beklentisi 1984'te 62,4 yıldan 1986'da 65 yıla çıktı. Gorbaçov, kendisini eleştirenlere  "yaklaşık bir milyon hayat" kurtardığını söyleyerek cevap vermişti.

Ancak 1988'de alkol karşıtı kampanyanın sona ermesinin ardından rakamlar hızla kötüleşmeye başladı. Nemtsov'un ifadesiyle erkek ölüm oranı hızla arttı ve 1994 yılında zirveye ulaştı. Yaşam beklentisi, yasağın yürürlüğe girmesinden önceki döneme göre çok daha düşük olan 57,6 yıla düştü.

Gorbaçov, 2005'teki bir röportajında ​​alkol karşıtı kampanyayı "yapılan hatalar yüzünden utanç verici bir şekilde sona eren büyük bir olay" olarak tanımlamıştı.

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..