Selahaddin Eyyubi..( "Halbuki ben kendi ülkemin kalbindeyim; dostlarımın,akrabalarımın ve halkımın içindeyim")

 "Halbuki ben kendi ülkemin kalbindeyim;

dostlarımın,akrabalarımın ve halkımın içindeyim"
Selahaddin Eyyubi..
-Bölüm 1-
Haçlı Seferlerinin ilkiydi. Kudüs düşmüştü. Ancak burada kurulan kırallık sadece Kudüs'le yetinmek istemiyordu. Ona Mısır toprakları, Nili'in bereketi de gerekliydi. Bunun için Mısır 'ın hakimi Fatımilerin ortadan kaldırılması öncelikli olmalıydı.
Zaten iç karışıklık yaşayan Fatimiler 'in Haçlılara karşı koyabilecek ne bir gücü ne de bir birlikteliği vardı. Bu yüzden tereyağından kıl cekeme misali kolay olacaktı herşey Haçlılar için..
En azından onlar böyle düşünüyordu. Oysa onlar, bu girişimlerinin,bir devin, Selahaddin Eyyubi'nin tarih sahnesine çıkışına zemin oluşturacağını bilselerdi asla Kudüs'ü saran duvarların dışına çıkmak istemeyeceklerdi.
Nasıl mı?
Fatimilerde darbeyle makamından olan vezir Şaver dönemin güçlü atabeylerinden olan Nureddin Mahmut Zengi'den yardım ister.
Nureddin İslâm birliği kurma umuduyla bunu kabul eder ve bu görevi de Şirkuh'a verir.
Şirkuh, kürt asıllıdır ve çocukluğu savaşın, kanın ve çığlıkların eksik olmadığı Kuzey Irak topraklarında geçen ve sonra da Nureddin 'in en gözde komutanı olan sert micazlı bir kişidir. Konumuz için önemli yanı, Salahaddin Eyyubi 'nin amcası olmasıdır.
Şirkuh yeğenini de götürmek şartıyla verilen görevi kabul eder ve Şaver'e yardım için yol alır.
Selahaddin, savaşçıdan çok ilim adamı olarak tanınmak ister.Aslında Sultan Nureddin de onu o şekilde görmek arzusundadır.
Ancak bu Mısır seferi, onun gerçek bir savaşcı olması gerektiğini ortayakoydu. Artık kaderin önüne geçilemeyecekti ve Nureddin onu yanında görmek isteyecekti. Çünkü Mısır seferi sırasında ordunun ustalıkla Sina Çölü'nden geçmesinde büyük pay sahibiydi.
Ancak çölün diğer ucunda kötü bir süpriz bekliyordu. Bu toprakların ihanetlerden çok çektiğini bir kez daha söyleyeyim . Şaver davet ettiği Nureddin'nin komutanlarını bir ziyafetle ortadan kaldırmaya kalkacaktı.
Ancak Şirkuh bu durumdan şüphelenince erken davranıp ilk ziyafeti o verdi ve Şaver'i davet etti.
Şaver 'i karşılayan Selahaddin tüm adamlarının yanında elini uzatan Şaver'i tuttuğu gibi atından yere fırlattı. Herkes olduğu yerde donup kalmıştı.
Tabi Fatımi halifesi Şaver 'in suikast tertibinden ve Nureddin 'i cağırdığından haberdar olunca Şaver'i idam ettirdi. Vezirliğe de Şirkuh'u getirdi. Ancak Şirkuh kısa süre sonra öldü. Ve artık Selahaddin'in tarih yazmaya başladığı gün gelmiş oldu.
Selahaddin tüm Fatimileri önce avcunun içine aldı ve sonra da bu devleti ortadan kaldırıp kendi bağımsızlığını ilan etti. Gün Eyyubiler günüydü.
Tabi yenile yenile yenmeyi öğrenecekti Selahaddin. Nitekim ilk yenilgisini Kudüs kralına karşı savaşırken aldı. Hem de 16 yaşındaki IV.Baudouin'e..Hem de az bir kuvvetle karşısına çıkan bu cüzzamlı kıralına karşı..
Bu yenilgiden çok ders çıkaracaktı Salahaddin.Örneğin İslam birliği olmadan başarılamayacağını,birlik olmadan Allah'ın yardım etmeyeceğini..
Selahaddin yönünü İslam birliğine giden yola çevirdi. Bu yolda Suriye, Mısır ve Mezapotamya 'yı tek bayrak altında birleştirdi.
Sade ve gösterişten uzak yaşamıyla etkiledi tüm Islâm alemini.
Herkes Salahaddin 'in ne kadar ne kadar katı ve disiplinli olduğundan bahsederken aynı kişinin yaptığı yardımları da dilden dile konuşuyordu. İki vasıf da bir arada olunca Selahaddin gerçek bir lider olarak anılacaktır muhakkak.
Vaktiyle Nureddin 'nin ülkesinde kendini bu liderliğe hazırlığında halife, Selahaddin 'e:
" Seni hu makama getiren sarayla alâkalı bir takım planlarının olduğu izlenimini yaratma. Bu senin karakterine yakışmıyor" dediğinde Selahaddin:
" Biz müslümanları bir araya getirmek derdindeyiz. Benimle ilgili iyi düşünenler bir vadide,diğerleri başka bir vadideler " diye cevapverdikten sonra son söz olarak da tüm Islâm alemini birleştireceğini de söyleyip saraydan ayrılmıştı. .
Bu sırada Nureddin'in oğlu Gümüştekin Selahaddin 'e karşı Haçlılardan yardım istemekten geri durmadı. Hatta zindanda olan bazı Haçlı komutanlarını bile sebest bıraktı.
Mesela bunlardan Renaud Chatillon binlerce müslümanın kanını dökecekti.
Bu nedenle diyebilirim ki Selehaddin 'in İslam birliğini sağlaması 'küffarla' savaşmaktan çok daha zordu.
Ama Selahaddin tıpkı "Hz.Ali'nin Haricilerle mücadelesinde ' müslümanlar arası savaşın hukuku'nu uyguluyor " du. Bir yandan Esir aldığı komutan veya liderlere gerekli saygıyı gösterip onure ediyor ve serbest bırakıyordu; diğer yandan pişmanlık duyan herkese kapısını ardına kadar açık bırakıyordu.
Selahaddin adım adım hem siyasetin hem de gönüllerin tahtına oturmak için temkinli ancak kendinden emin ilerliyordu.
Nitekim Müslümanların lideri " Halife el Müstedi , Selahaddin 'i tüm Islâm Âlemi'nin lideri olarak tanıdığını açıkladı.
Tabi Haçlılardan hamle beklerken Selahaddin, kendisine karşı hamle yapan yine İslam dünyasından oldu.
"Musul ve Halep yöneticileri Seyfeddin Gazi 'nin liderliğinde daha önce çok defa tokat yedikleri Selahaddin 'in karşısına çıktılar. Tabi sonuç değişmedi yine.
Selahaddin,tüm bu saldırganlığın arkasında Nureddin 'nin oğlunun olduğunu çok iyi biliyordu. Ama o ortalıkta yoktu. Halbuki ki Selahaddin ona oyuncaklarıyla oynamasını devlet idaresini kendisinebırakmasını söylemişti. Sanırım oyuncakları boyundan büyüktü. Ve Selahaddin bu boyun boynunu vurması gerektiği kararına vardı.
Selahaddin Şam'a döndüğünde ilk iş olarak "Nureddin 'in dul eşi İsmet Hanım 'la evlendi. Yaşca kendinden 2 yaş büyüktü. Selahaddin 38 iken İsmet Hanım 40 yaşındaydı."
Selahaddin sığ çekişmelerin revaçta olduğu Şam'da durmak istemedi.
Ufkunun genişliği onu bir sarayın duvarları arasında bu tuhaf ve hilekâr çekişmeler içinde kalmasına izin veremiyordu.
Suriye'de fazla durmayan Selahaddin Mısır 'a döndü ve Kahire kalesinin yapımını başlattı. Geçen zaman zarfında İslam birliğini sağladığına inanıyor ve şöyle diyordu:
" Halep'in fethi , Kudüs 'ün yeniden fethine giden yolda atılan önemli bir adımdır. İslam , artık inançsızlık hayaletini barındıran geceyi yok etmek üzere uyanmıştır " diyor ve ufkunun nihai hedefini ortaya koyuyordu.
"Allah bana Mısır ülkesini verdiğinde eminim ki, Filistini de kast etmişti " diyen Selahaddin için Kudüs çok da uzak sayılmazdı...
-Fkd-
Bir 1 kişi görseli olabilir
Halil İbrahim Kılıç, Zekeriye Karay ve 9 diğer kişi
2 Yorum
Beğen
Yorum Yap

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Zelensky ve Kolomoisky..

Ne ara insanlığınızı kaybettiniz! “Benden Olmayan Herkes Ölsün” Duygusu

Kürt Sorunumu Terör Sorunu mu?

Mossad & CIA işbirliği mi?

Üç harfli İngiliz piyonları: SAS

Uyanış Büyük Türkiye

Sosyal Medya

Neden Bir “15 Temmuz Yasası ”Çıkarmayalım ki!

2022’nin Eğitim Sitemini 1924’ün Kanunlarıyla Yürütemezsiniz..